“Güneş neredeyse en yüksek noktasında, gökyüzü güçlü ve havalı bir mavilik içinde oluyordu. Buradan dökülen tüm ışık, tepelerin yokuşundan iniyor, selvileri ve zeytinleri, ak evleri ve kırmızı çatıları giysilerin en ateşlisiyle giydiriyor, sonra gidip güneşte tüten ovada siliniyordu. Her seferinde de hep aynı yokluktu karşımdaki”