Bir keresinde Sivas'tan tabutla dönmüştüm. İçi silme ceset dolu ceviz ağacından yapılmış, tozlu sarı şahane bir tabut. Otobüse zar zor koymuştuk tabutu. Hem ağırdı, hem de yaz günü içindekiler çok fena kokuyordu. Kaç kişiyi sığdırmıştık hatırlamıyorum ama içindekilerden biri benim sarı oğlumdu. Yanarak ölmüş, küle dönmüş, sarısı kapkara, yirmi yaşında akıllı mı akıllı bir oğlan. Onunla birlikte şarkıları da yanmış, öyle söylediydi
avukat. Her şey yanmış onunla birlikte.