Ancak insanları duygusuzlaştıran, yalnızca her yere yayılmış dehşet ve bunun
bilincinde olmak değil. Bundan daha öte bir şey. İnsanlar ölmüş ya da ölmek üzere olan
bir toplumda yaşadıklarını biliyorlar. Duyguyu reddediyorlar, çünkü her duygunun
ucunda eşya, para ve güç var. Çalışıyor ve işlerinden nefret ediyorlar, bu yüzden
hissetmemeyi seçiyorlar. Seviyorlar, ama bunun yalnızca bir aşka benzer bir şey ya da
çarpık bir sevgi olduğunu biliyorlar, bu yüzden hissetmemeyi seçiyorlar.