Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bunun üzerine, neden bilmiyorum, içimde bir şey patladı. Gırtlağım yırtılırcasına haykırmaya başladım, ona sövdüm, duasını istemediğimi söyledim. Cüppesinin yakasını yapışmıştım. Kalbimin derinlerinden kabarıp taşan ne varsa, sevinç ve öfkeyle karışık bütün duygularımı dalgalar halinde onun üzerine boca ettim. Söylediklerinden ne kadar da emin görünüyordu, değil mi? Halbuki, kesin doğruluğuna inandığı hiçbir şeyin kadın saçının bir teli kadar değeri yoktu. Yaşadığından bile emin değildi zira bir ölü gibi yaşıyordu. Ben hiçbir şeyi olmayan bir adam gibi görünebilirdim. Ama kendimden emindim her şeyden emindim, onun olduğundan daha emindin; hayatımdan, yaklaşmakta olan ölümden. Evet, elimde bir tek bu vardı benim. Ama hiç değilse bu gerçekliğe tutunuyordum ve bu da beni ayakta tutuyordu. Daha önce haklıydım, şimdi de haklıydım, her zaman da haklı olmuştum. Şimdiye kadar böyle yaşamıştım, başka türlü de yaşayabilirdim. Şunu yapmıştım, bunu yapmıştım. Bir şeyi yapmamıştım, başka bir şeyi yapmıştım. Ne fark ederdi? Bütün bu zaman boyunca bu dakikayı ve haklı çıkacağım bu şafak vaktini beklemiştim sanki. Hiç, hiçbir şeyin önemi yoktu; ve ben bunun nedenini biliyordum. O da biliyordu. Sürdüğüm bu saçma hayat boyunca geleceğimin derinlerinden, henüz yaşanmamış yıllardan, karanlık bir soluk bana doğru yükseliyordu ve bu soluk geçtiği yol boyunca yaşadıklarımından daha gerçek olmayan yıllarda bana sunulan ne varsa hepsini eşitliyordu. Başkalarının ölmesinin, bir annenin sevgisinin ne önemi vardı, onun Tanrısından, seçilen hayatlardan, yazgılardan bana neydi, değil mi ki beni ve benimle birlikte, onun gibi bana kardeşlerim olduklarını söyleyen milyarlarca ayrıcalıklıyı da tek mukadder ecel gelip bulacaktı. Anlıyor muydu, acaba anlamış mıydı? Herkes ayrıcalıklıydı. Zaten sadece ayrıcalıklar vardı. Öbürlerini de bir gün mahkûm edeceklerdi. Kendisi de, o da mahkûm edilecekti. Cinayetle suçlanıp annesinin cenazesinde ağlamadı diye idam edilse ne olurdu ki? Salamano'nun köpeği de karısı kadar değerliydi. Robot gibi davranan ufak tefek kadın da Masson'un evlendiği Parisli kadın kadar ya da onunla evlenmemi isteyen Marie kadar suçluydu. Raymond ondan daha iyi bir insan olan Celeste kadar dostum olmuş, olmamış ne önemi vardı? Marie bugün dudaklarını yeni bir Meursault'ya verse ne olurdu? Anlıyor muydu, bu mahkûmu... geleceğimin derinlerinde... Bütün bunları haykırırken boğuluyordum.
Sayfa 108 - Can Sanat Yayınları, çev. Ayça SezenKitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.