Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Albigny Caddesi'nde sol kaldırımdan ilerledik. Yanımızda vilayet binasının bahçeleri uzanıyordu. Her iki yönden de birkaç otomobil geçti. Yvonne'a, Hendrickx'in elini neden kalçasına koymasına izin verdiğini sordum. Bana bunun önemi olmadığını söyledi. Kendisine kupayı kazandırıp sekiz yüz bin franklık bir çek verdiği için ona iyi davranması gerekiyordu. Onunla kendi görüşümü paylaşarak, bir insanın "kalçalarına dokunulması"na izin vermesi için sekiz yüz bin franktan çok daha fazlasını talep etmesi gerektiğini ve her halükârda Houligant Zarafet Kupası'nın kimsenin umurunda olmadığını söyledim. Hiç kimsenin. Tanrı'nın unuttuğu bir gölün kıyısında, yolunu kaybetmiş birkaç taşralı dışında kimse bu kupanın varlığından haberdar değildi. Bu yarışma tam bir komediydi. Ve acınası. Değil mi? Her şeyden önce, bu "Savoyard çukurunda"ndaki insanlar zarafetten ne anlardı? Değil mi? Yvonne kısık bir sesle Hendrickx'i "çok çekici" bulduğunu ve onunla dans etmekten mutluluk duyduğunu söyledi. Bense Hendrickx'in kafasının bir sığırı andırdığını ve "bütün Fransızlar gibi götten bacaklı" olduğunu söyledim. Bunu söylerken tüm heceleri vurgulamaya dikkat etsem de faydasızdı, kelimelerin yarısını yuttum. "Ama sen de Fransız'sın." dedi bana. "Hayır, hayır. Fransızlarla hiçbir alakam yok. Siz Fransızlar, gerçek asaleti anlamaktan âcizsiniz, gerçek..." Gülmeye başladı. Onu yıldıramadım. Bu yüzden -numaradan aşırı soğuk biri gibi davranarak- gelecekte kendisiyle alay edilmesini istemiyorsa, Houligant Zarafet Kupası'yla çok fazla böbürlenmemesinin kendisinin yararına olacağını söyledim. Pek çok kız tamamen unutulup gitmeden önce bunun gibi saçma, küçük ödüller kazanmıştı. Ve daha niceleri şans eseri Liebesbriefe auf der Berg gibi değersiz filmlerde oynamıştı... Sinema kariyerleri orada sona ermişti. Birçoğu başka filmlere çağrılmış ama içlerinden çok azı seçilmişti. "Sence bu filmin hiç değeri yok mu?" diye sordu bana. "Hiç." Sanırım bu sefer üzülmüştü. Hiçbir şey söylemeden yürüyordu. Füniküleri beklerken şalenin önündeki banka oturduk. Eski bir sigara paketini dikkatle parçalara ayırıyordu. Küçük kâğıt parçalarını da yere koyuyordu, üst üste yığıldıkça bir konfeti öbeğine benzemeye başladılar. Bunu yaparken gösterdiği özen beni öyle etkiledi ki ellerini öptüm.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.