"A şk," demişti Hannah Arendt, "ortalıkta gös- terildiği an, solmaya ve ölmeye yüz tutar." Özel alan ve kamusal alan arasındaki sı- nırın muğlaklaştığı bir zamanda yaşıyoruz. Geçmişte özel alan, kişiye sadece düşünüp bir başına kalacağı bir alan değil aynı zamanda kişiliğini geliştireceği bir ortam sunuyordu. Yakın ilişkilerin mahremiyete ihtiya- cı vardır. Kişinin ruh arkadaşına ifade ettiği his, tutku ve düşünceler toplum önünde söylendiğinde anlamını kaybeder ve başka bir şey olur.
Günümüzün "Aç kendini!" toplumunda, yaralarımızı göstermemiz, o yaraları da bir "başarı öyküsü'ne dö- nüştürmemiz bekleniyor. Gönül burukluğunu dahi pa- zarlayabilen bir iktisat karşısındayız.