Gönderi

Kelebeğin Dünyası
__________E İstanbul'un kirli ışıkları arasında gider gelirim, bir yolsuz yolcu. Yolunun rüzgarını kaybetmiş bir kelebek gibi. Ne sonu var, ne başlangıcı. Yıldızlara ulaşmaya çalışıyorum, belki de? Belki de, sadece kapalı kutuda ki gerçek benliğime... Tablolar arasında hoşlantı ile dolaşıyor ve arıyorum. İşte! İşte, orada da alevli bir gezegen, parıltılı bir yıldız var. Ulaşılması güç. Belki de bana kapalıdır kapılar. Öyle ise sıkışıp kaldım ruhumun ince esintileriyle bu koskoca yerde. Nasıl bulurum yolumu? Nerelerden girebilirim? Kime sarılırım bundan sonra? Kimi öpüp koklayabilirim onu bulmak için? Kopmaya ve çürümeye yüz tutmuş bir çiçek. O; benim çiçeğim işte. Kaybettiğim, uğruna dünyaları. Kaybolduğum: yokluğunda evreni. __________M Varsın dökülsün güllerin çiçeklerin yaprakları usul usul, can veririm gözyaşım ve kanımla. Sönsün kor olmuş o alevli gezegen üstünde güller yaşamadıkça. Varsa ardında kapıların zehirli sarmaşıklar; gelsin hatemiler, kaynatsın gözünden dökülen erslerle birlikte sağlam bir mühür. Sönsün kirli maskeli ışıklar, onlara ihtiyacımız yok. Kalalım sadık dostumuzun yol gösteren ışığıyla. Konuş kadim dostumuzla, ey sultanım. Olmuşsam hal-i sekir, düştüysem ve kalkamazsam. Ama saklama ellerini, sarıl seni taşıyan yüreğime. Çıkardığın bataklıktan toplayalım yolun üzerinde yeşeren, yol gösteren papatya ve gülleri. Varsın bir gün olsun; ömrümüz yeter bize sonsuzluğu gezmek, keşfetmek. E.M.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.