Gönderi

Sadece çocukların güle oynaya gideceği yerin adıdır cennet..
İnsanların çoğu bırakın Allah'ı, ölüme dahi inanmak istemiyor. Bunun da doğal bir sonucu olarak dünya hayatlarının en mutlak gerçeği olan ölümün adından bile kaçıyorlar.. Hesap bakkal hesabı gibi ortadadır. Kalbinde vicdanın ve merhametin zerresi olan zulüm eder mi? Sanıyorlar ki ellerine fırsat geçti, ve yaptığımız her kötülük yanımıza kâr bırakılacak. Biraz daha açalım; Allah'ın huzurunda Allah, sorduğunda ne diyeceklerini tek bir defa olsun tefekkür ediyorlar mı? Bir insan gerçekten iman ediyor olsa hırsızlık eder mi, Türkiye'ye düşmanlık eder mi? Mazluma ihanet eder mi? Namazıyla aldatır mı? Dinini bir kazanç kapısı haine getirir mi? Hakkın zerresine tenezzül eder mi? Osmanlı'da ekmek çalma cümlesi yoktu. Osmanlı açlıktan ekmek çalanı çalmış olarak nitelendirmiyordu, yaşamın temel koşullarından birisi olduğu için. Şimdiki kâfirler konforları için çalıyor aldatıyor kuyu kazıyor tuzak kuruyor vergi kaçırıyor daha da kötüsü iyiliği doğruluğu dürüstlüğü aptallık olarak, hırsızlığı aldatmayı ihaneti namussuzluğu da bir övünç olarak görüyorlar.. Felaketin boyutu büyük. Daha büyük bir felaket yoktur insan olan için.. Daha iyilik nedir bilmeyen zavallılar da, sanıyorlar ki, kör ve sağır vicdanlarını mutmain ederek cennete gideriz güle oynaya.. Cennet güle oynaya gideceğiniz bir yer değil.. Hz. Peygamberin dahi ayakkabılarının içerisine kan dolmuştu.. Siz de eğlenceler tertipler düzenleyerek, en güzel yiyecekleri yiyip en konforist şekilde yaşayarak, hiçbir zulme haykırmadan, hiçbir zalime hesap sormadan da gidersiniz ama cennete değil, cehennemin dibine gidersiniz bu akıl bu vicdan ve bu merhametle.. Ne tuttuğunuz eşek oruçları kurtarır sizi, ne insanları aldatmak veyahut kör ve sağır vicdanlarınızı tatmin etmek için kıldığınız namaz.. Oldu hem eğleneceğiz hoplayıp zıplayacağız hem takdir edileceğiz, hem herşeyin en güzelini yiyeceğiz içeceğiz hemde imtihan edildik bu sürgün yerinde, haydi buradan da hoop cennete hoplayıp zıplamaya..Öyle bir Allah da yok! Öyle bir islâm da öyle bir cennet de. Arkadaşlar cahiliyedeki taptıkları en meşhur putlardan bir tanesinin adı da Allah'dı. Hz. Peygamberin (S.A.V.) dedesinin adı neydi arkadaşlarım? Daha dünyaya dahi gelmemişti Hz. Peygamber (S.A.V.) ama bir dedesi vardı değil mi? Evet adı neydi dedesinin? ABDULLAH 'dı. Peki ne demekti Abdullah? Allah'ın kulu ama hangi Allah'ın? Daha Hz. Peygamber hak dini tebliğ bile etmemiş dünyaya gelmemiş yahu.. Evet cahiliyedeki bu Allah, sıfatı, tapındıkları meşhur bir putun adıydı. Ama Hz. Peygamber (S.A.V.) yok öyle bir Allah, dedi zalimlere.. Gerçekte olan Allah'ı ve dinini anlattı.. Allah'ın gerçekte inananlardan istediklerini anlattı son nefesine kadar. Hatta cahiliyedeki kâfirler kurban da keserlerdi arkadaşlar. Kurban İbrahim'i dinlerde 30 bin yıllık bir gelenektir, ibadettir. Birçok toplumda da vardı onbinlerce yıldır. Hatta kurbanlarınızın kanı Allah'a ulaşamayacaktır ayetine ve nüzul sebeplerine bakarsanız Hz. Peygamberin (S.A.V.) tebliğ ettiği Allah'ın şimdiye kadar ki taptıkları putla aynı şeyleri istemediğini söyledi. Taptıkları putların istedikleri (Sadece Allah, adındaki puta da tapmıyorlar, o kadar çok put var ki, Allah, adındaki put en meşhurları sadece) Meselâ birbirlerine zenginliğin şatafatın gösterişi olarak kim daha büyük kurban keserse, Kâbe'nin duvarına vurarak, kimin kurbanının etinden butundan daha çok kan çıkarsa putlar o kurban sahibini daha çok seviyordu inanışlarına göre. Ve bu kesilen kurbanın etini butunu Kâbe'nin duvarına çarparak daha çok kan çıkartma ayini öyle büyük bir adet ve gelenek haline gelmişti ki, Hz. Peygamberin (S.A.V.) islamı tebliğinden sonra müslüman olanların kurban ibadetlerini ifa ederken Kâbe'nin duvarına kurbanın etini butunu çarptırarak kan çıkartma cehaleti devam ediyordu. Kimin kurbanı daha büyükse Allah, onu çok sevecek minvalindeki bu tutum ve davranışların ortadan kalkması için şu kurban ayeti inmiştir. "Kurbanlarınızın ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşmayacaktır.." (Hac 37) Bildiğiniz üzere kurban da hacdan sonra farz kılınmıştır. Hacla birlikte ifa edilmiştir kurban ibadetimiz.. Haccın farziyeti yokken kurban da kesmemiştir Hz. Peygamber (S.A.V.) 20 küsür yıllık Peygamberlik hayatı boyunca bir defa hacca gitmiştir ve bir defa da kurban kesmiştir Hac vazifesinde. Zaten sağlığındaki son zamanlarıydı, diğer yıla ömrü yetmedi resulun.. Tabii ki sağlığında da Mekke'yi islâm beldesi kılana kadar kâfirlerin hacca davetini de red etmiştir Hz. Peygamber (S.A.V.) Bu konuyu da ölene kadar yazacağım Allah'ın izniyle. Düşünmeyen ve akletmeyen beyinlere de 12.7 mm lik uçaksavar mermisi gibi çakacağım bu hakikati Allah'ın izniyle.. Hz. Peygamberin (S.A.V.) koyduğu bu kurallar 1916 yılına kadar da islâm ilk halifemiz Ebu Bekir'den son halifemiz Sultan Abdülhamid Han Hz. lerine kadar korunmuştur. 1916 dan sonra Haccın Müslümanlar üzerindeki farz hükümleri ortadan kalkmıştır.
·
163 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.