...Şairin kapısını uzun uzun çalarlar ama açan olmaz. Kapıyı kırmaya karar vererek, hep birlikte omuzlarıyla yüklenirler. Arkadaşları, kapının neden açılmadığını öğrenir; şair donarak ölmüştür!
Şairin önünde bir kül yığını vardır; ısınmak için evde bulduğu pek çok eşyayı yakmıştır. Birden, ayaklarının çıplak olduğunu görürler. Külü karıştırınca da yarısı yanmış bir ayakkabı tabanı bulurlar.
O an, hepsinin bakışı odanın tüm duvarını kaplayan kütüphaneye yönelir. Kütüphanedeki tüm kitaplar yerinde durmaktadır. Rafların hiçbirinde, bir tek kitap alındığında, bir çocuğun çekilen ön dişinin boşluğu gibi duran karartı yoktur.
Şair, ayakkabıları yakmış ama bir kitabını bile ateşe atmaya kıyamamıştır.