Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İncelemeye başlamadan önceki bir kafa karışıklığını düzeltmekte fayda var. Kitabın ana konusunu oluşturan Musa'nın on emrinden biri olan ''Dördüncü Emir: Annene babana hürmet edeceksin!'' İslami ve Yahudi kaynaklarda ''Beşinci Emir'' şeklinde geçmektedir. Sıralanışın farklı olmasındaki sebep bazı Hristiyan mezheplerinde ve Vatikan kaynaklarında dördüncü emir diye geçmesindendir. Yani çoğunlukla sanıldığı gibi çevirmen yada yazar hatası değidlr. Alice Miller
Yetenekli Çocuğun Dramı
Yetenekli Çocuğun Dramı
adlı eserinde de olduğu gibi, çocukluktaki ebeveyn istismarının yetişkin bireyin bedeni üzerindeki önemine değinmiş. Çocuğun ebeveynlerine karşı, bastırmış olduğu olumsuz duygulanımlarının kendini bedende ve bireyin psikolojisinde nasıl ciddi sağlık sorunları olarak gösterebileceğini tarihsel şahsiyetlerle ve klinik örnekleriyle özetliyor. Bu bastırmalara sebep olan sebeplerden birini ise ''Dördüncü Emir: Annene babana hürmet edeceksin!'' olarak görüyor. Bu emre itaat ediliğinde çocuk veya yetişkinin ebeveynlerine karşı öfke veya kırgınlık hissetmelerini bastırdığını ve bunların da ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu gösteriyor. Ahlak-beden ilişkisi odağı vurgulanmış. Bu duygular yetişkinlikte fark edilse bile yine aynı emir yüzünden bu duygularla yüzleşmesi hatta kişide suçluluk hissi oluşturduğunu savunuyor. Miller'ın görüşlerine beden deneyimlediğimiz her şeyin eksiksiz kaydını tutar. Bedene kayıtsız kalmanın ciddi sorunları olduğunu belirten Miller, Dördüncü Emir'deki ebeveynin davranışları ne olursa olsun kişinin ebeveynlerini onurlandırması gerektiği yönündeki fikre itiraz ediyor. Musa'dan beri uygulanan ve doğruluğu büyük çoğunlukça tartışılmayan bu emir, erken yaştaki maruz kalınan istismarı birey olarak reddetmemizle uyum içinde, bireyleri baskıya, duygusal kopukluğa, hastalığa ve intihara sürükledi diye eklemiş .On Emir'in diğer emirlerinin değil ama Dördüncü Emir'in psikoloji yasalarıyla taban tabana zıt olduğunu ifade ediyor. Bu iddialarını kanıtlamak isteyen Miller, eserinde Dostoyevski, Anton Çehov, Franz Kafka, Friedrich Nietzche, Friedrich von Schiller, Virginia Woolf, Arthur Rimbaud, Yukio Mishima, Marcel Proust, Saddam Hüseyin, Adolf Hitler ve James Joyce'un kısa biyografilerini psikanalitik görüşlerle yorumlamış. Miller'a göre başta ebeveynlerimiz olmak üzere, olumsuz duygulanımlarımızı fark etmemiz, kabul etmemiz ve onları anlamlı duygulara dönüştürmemiz gerekiyor. Bunu da bireyin kendi ifadeleriyle ancak ''aydınlanmış bir tanık'' eşliğinde fark edilmesi ve dönüştürülmesi mümkün oluyor. Bireyinn bunu kendine telkinlerle veya bir başkasının verdiği telkinlerle değil yaparsa başarısız olacağını, çünkü bu telkinler kişinin gerçek duygularıyla dürüst bir şekilde yüzleşmesine yol açmak yerine inkarı güçlendirecektir. İnkarın da işe yaramayacağını belirtiyor. Bireyin bu tür duyguları bastırarak doğru bir şekilde ifade edememesi, tüm çevresine ve kaçınılmaz olarak kendi çocuklarına kadar ilerleyerek bu döngünün sürekli sürmesine neden olacaktır diyor. Şahsi eleştirim: Miller bize affetmenin hiçbir zaman iyileştirici bir etkisi olmadığını defalarca vurguluyor. Buna bir bilimsel dayanak sunmamış. Bu fikre en azından klinik tecrübelerime dayanarak katılmadığımı söylemek zorundayım. Eserinde o kadar diğer eserlerine vurgu yapmış ki, bunu bir yazara yakıştırmam pek mümkün olmadı.
Beden Asla Yalan Söylemez
Beden Asla Yalan SöylemezAlice Miller · Okuyan Us Yayınları · 20193,097 okunma
··
190 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.