Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İbni Kayyim, bunu izah ederek, türbeleri, ölüleri vesile etmeyi, “İmam-ı Masum" veya "Mehdî" fikirlerini reddetmektedir. Bir takım ölülerin dünyevi tasarruflarını kabul etmeyi de, bu tenkide zıt görmekte delill ve işi, şirk'e kadar vardırmaktadır. Bir adam, atasının, hocasının ve büyüklerinin kabrini hürmeten ve onlara dua maksadıyla ziyaret edebilir. Fakat ondan istiane için yapılan ziyaret yasaklanmıştır. Peygamberlerin ve velilerin kabirlerini ziyaret niyetiyle sefer yasaklanmıştır. Kabirler üzerine kubbe yapmak, mescid yapmak mescid içine kabir koymak, Hızır'ın ve İlyas'ın sağ olduğuna inanmak, öldükten sonra bir zahidin tasarrufunun devam ettiğini kabul etek inanmak, öldükten recesi ise şirk'ten dalalet'e kadar değişiklik gösterir. Ehl-i bid'atur. Bid'atin de dil uzatmak, cuma namazına sünnet namazları eklemek, tesbih cekmek, minare yapmak, derece derece bid'attir. VAHHABİLER Meselenin asıl mühim noktası, bu tevhid görüşünde toplanmaktadır. Aklı başında bir müslüman, Allah'tan başka kimseden yardım istemez. Nitekim Fatiha Sûresinde "İyya kena'budü ve iyya kenestaîn = Ancak Sana kulluk eder ve an- cak Senden yardım umarız." denmekte ve her müslüman 5 vakit namazında, bunu günde 40 defa tekrar etmektedir. Hiç kimse, türbeleri ziyaret ederken, hâşa Al- lah'a şerîk koşmak niyet ve kasdı da taşımamaktadır. Hatta bu yerlere, derdi veya bazı dilekleri için gidenler bile, böyle bir anlayışın dışındadırlar. Evliyaya karşı gösterilen sevgi ve hürmet de böyledir. Kabirler, türbeler, velî merkadleri, bir milletin hayatına tesir eden kimselerin, milletçe takdir edilmesi sebebiyle ziya- et edilmektedir. Büyük ilim, fikir, iman ve idare adamlarının mezarları, onların hatıralarının yadına vesile olur, milleti vahdete ve birliğe teşvik eder. Bu sebeple, şu âdeti reddetmek, İslâm cemiyetlerini manen çok yozlaştırır. Onlardan yardım dilemenin önlenmesini telkin etmek, böyle hareket edenleri tenkit etmek ne ka- dar lüzumlu ise, şu övgüye layık ve masum davranışı şirk'e kadar vardırmak da o kadar fecî bir sapıklıktır. Bu çeşit sert anlayışlar fikir ve telkin sahasında kaldıkça faydalı olurlar. Fakat hareket sahasına geçer; zor, cebir ve şiddetle iş görmeğe kalkarlarsa, fecî ayrılıklara sebep olurlar. İşte İbni Teymîye ve talebelerinin görüşleri de bu bahtsızlığa uğramıştır. Türbe ziyaretinde bulunanlar, masum mânevî duygulara sahip olanlar, müşrik sayılmıştır. Onlar müşrik sayılınca da, malları ve canları hakikî muvahhid olduğunu söyleyen, hakikatta gayet câhil, yağma ve talana alışmış bedevî haydutları tarafından helâl kabul edilmiştir. Böylece İslâm câmiasında berbad bir fitne çıkmıştır. İşte Vahhâbîlik böyle bir akîdeden türemiştir.
Sayfa 613Kitabı okudu
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.