Hz. Ali'nin şehadet yıl dönümünde anma törenlerine önem verilmezken Kerbela olayı devasa törenlerle anılmaktadır. Bu da meselenin içinde siyasi muhalefet anlayışı ile hareket etme olduğu izlenimi vermektedir. Nitekim Kerbela törenlerinin kurumsal anlamda ilk defa kutlanmasını sağlayanların Şii Büveyhilerin olması dikkat çekicidir. Anlaşılan şudur ki; tarih boyunca katledilen peygamberlerinin ölüm yıl dönümlerinde ve yığınlarca sahabinin acımasızca katledilişlerine ağıt yakmayanların, bu konuyu sürekli bir tören haline getirmelerinin temel gerekçesi siyasidir. Dahası artık Humeyni'nin "Her yer Kerbela, her gün Aşura" şeklindeki sözü ve sloganıyla insanların hayatlarının her anını bununla geçirmeleri salık verilmektedir
Bu kitapta dünya tarihinin belki de en şanssız iki insanından bahsetmeye çalışacağız. Onların hayat hikâyesini okuyunca ve günümüze kadar yansıyan olumsuz etkilerini görünce insanın, "keşke Hüseyin ve Yezit hiç yaşamasaydı" diyesi geliyor. Günümüzde Suriye'de Sünni köylerinde "ya Hüseyin" diye naralar atarak Sünni Müslüman kadınlara tecavüz edilirken, "Yezit" suçlamasıyla erkekler vahşice boğazlanırken, bu eylemler hangi din, vicdan ve insanlıkla izah edilebilir? Tarih boyunca Kerbela hadisesinin intikamı adına olaydan yüzlerce yıl sonra yaşamış yüz binlerin masum kanının dökülmesi ne ile izah edilebilir?
Doğru bulduğu değerler uğrunda savaşarak ölen Hz. Hüseyin için bu kadar kıyametin koparılması, kesinlikle dini ve insani değil, net bir şekilde siyasidir. Son 30 yılda Irak'ta ve son 10 yılda Suriye'de iki milyon insan katledilirken ağıt yakmayan insanların, 70 kişilik Hz. Hüseyin ve akrabalarının şehit olması üzerinden bunu dillendirip bu davayı devam ettirmeleri kesinlikle dini olamaz veya en İyimser ifadeyle; bu din ise bunun adı "İslam" olamaz.