Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

336 syf.
·
Puan vermedi
Japonya Hakkında Nasıl Kültürlü Gözükürüm Bilgileri
Kitap kronolojik olmak kaydıyla belli parçalara bölünmüştür. Heian Dönemine kadar olan dönem ( 12 yy kadar) Heian Döneminden 17 yy a kadar Tokugawa Dönemi Meiji Dönemi Taisho Dönemi ve Demokratik Çağ Genel olarak Japon tarihi anlatısı din eksenli olarak başlar. Japonların çok tanrılı bir dinleri mevcuttur. Sonrasında Çin'den gelen Budizm ve Konfüçyanizm ile birlikte bir sentez oluşturur ve günümüzdeki halini alır. Konu üzerinde herhangi bir hassasiyeti bulunmayan bir Japon için hangisi hangisidir bu anlaşılabilir değildir. İkincil olarak, bir samuraylar çağından bahsedilir. Bu samurayların gelişimini de şöyle anlatmak yerindedir. 15-16 yy' a kadar en büyük gelir kaynağı tarım ve hayvancılık olarak devam ediyor. Burada zenginleşen kimseler yönetimlerine savaşçı birlikler alıyorlar. Bu savaşçı birlikleri de aslında bir ordu ya da askeri birlik olarak değil, daha çok mahalle de beslenen serseriler olarak düşünmek gerekir. Hatta klanlar arasındaki savaşlarda da bu topluluklar çok ciddi gelir kazanıyorlar. Genel davranışları bütün emirlere yüksek bağlılık ile itaat etmek ve acımasız olmalarıdır. Lakin tahmin edilebileceği gibi işler yolunda gitmediğinde sürekli problem yaratma kapasitesine sahip serseri mayınlardır bunlar. Bu nedenle modernleşen Japonya'da bir dönem sorun olarak devam etmelerine rağmen Meiji tarafından 1800'lü yılların sonlarına doğru kaldırılıyor. Üçüncül konulardan biri de içe kapalılık ve semavi dinlerin yayılması hakkında. 16 yy'da ticaret ve misyonerlik faaliyetleri için Japonya'ya gelen Portekiz ve İspanyol denizciler Hrıstiyanlığın yayılması için çeşitli faaliyetlerde bulunuyorlar. Bu misyonerlik faaliyetleri bazı dönemlerde siyasal yasaklardan dolayı sekteye uğruyor. Hatta derler ki, bu 1650'lerde başlayan dışa kapalılık olmasaydı bütün Japonya Hrıstiyan olabilirdi. Ayrıca Japonya'da birlik çok geç sağlanıyor. Tarih sahnesinde uzun bir dönem boyunca klanlar arasında savaşlar gerçekleşiyor. Ve o dönem için iktidara sahip olan bir şekilde başa gölge dini bir lider (imparator) getirerek ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Sanırım şöyle demek mümkümdür; 1800'lü yıllara kadar merkezi bir birlikten söz etmek mümkün değildir. Ama yetkilerini Güneş tanrıçasından alan bir imparator varlığını hep korumuştur ve bu durum hala geçerlidir. Hatta ikinci dünya savaşının kaybedildiğini Japon halkı imparatorun duyurmasından öğrenmişlerdir. O dönemin şahitleri şöyle ifadeler kullanıyor, yetkilerini Güneş Tanrısından alan bir hükümdar savaş kaybediyordu. Bu büyük bir sorgulanmaya ve değişime yol açtı. Artık imparator iyiden iyiye bir gölge konumuna gelmiştir ( Lakin bana hala çok ilginç geliyor, Japon takviminde yıllar güncel olarak tahta geçen imparatorun tahta geçişinden sonra 1 diyerek başlıyor ve imparatorun doğum gününde ulusal bir izin var). Son olarak, bilinen bir gerçek bir kez daha ortaya çıkıyor. Para bütün dostlukları ve düşmanlıkları uluslararası ortamda düzenliyor. 1950'lerden sonra Japonlarda bir Amerikan sempatizanlığı başlıyor ve kültürel değişimler de bunun yanında olarak. Çünkü hala devam ettiği kaydıyla belirtmek isterim ki; uluslararası pazarda Japonya'nın hala en büyük müttefiği Amerika'dır. Ve Amerika- Kore savaşındaki Japonya'nın tutumu ve silah satması Amerika'ya hem siyasi hem de ticari olarak maddi anlamda çok fazla kazanç sağlamıştır. Bir de Japon faşizmi hakkında Türkiye'deki Japon severliğini karşıma almadan bir kaç şey demek istiyorum. Ainu ve Aynu'lar Japonya'daki iki tane yerel ırklar Amerika'daki Kızılderililer olarak düşünebiliriz. Japonlar baya bir dönem (etkileri hala devam ediyor ) sistematik olarak bu insanları sindirip, asimile edip yok etmeye çalışmışlar. Ayrıca Japonya'da sayıları çok fazla olan Kore'li Çin'li insanlaırın hemen hepsi ikinci sınıf vatandaş olarak algılanıyor ve hayatlarına bu şekilde devam etmeleri gerekiyor. Hayat şartları daha düşük, maaşları daha az, sosyal imkanları daha kısıtlı gibi... Ve maalesef pek çok diğer Asya ülkelerinden kadınlar seks işçisi olarak zorla çalıştırılmak için getirilmişler. Dipnot: Herodian yaklaşım Arnold Toynbee'ye ait olmak üzere Bir kimse, topluk ya da devlet kendinden daha güçlü bir rakip ile karşılaştığında artık onun yöntemlerini kullanır Natsume Soseki'nin Batı ile ilişkileri ortaya koyan eserleri ve Batı'ya karşı üstünlüklerini savunduğu dünya görüşü "Ben Bir Kediyim"in okuma listemdeki sırası yükseldi. 19 yy sonralarında 20 yy başlarında Amerika'dak Japon göçmen sorunu Roosevelt ile imzalanan centilmenlik antlaşması gereği Japon hükümetinin göçü durdurmak için çabalaması (kişisel tatlı inancımı da dile getireyim. Çok değil belki ben ölmeden bu gerçekleşecektir Eskiden de siyasi sınır diye bir şey varmış diyerek güleceğiz inşallah) 70 yaşından büyük herkesin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanabileceği bir sağlık sigortası vardır. Belki bu durum kitabın yazıldığı dönemden itibaren değişmiş olabilir. Öğrenip geleyim bunu yakın zamanda. İkinci Dünya Savaşı'ndaki yenilgi sonrasında Oe Kenzaburo'nun İmparator konuşması sonrasında yazdıkları "Yetişkinler, radyolarının başına oturmuş ağlıyorlardı. Çocuklar, dışarıdaki tozlu yolda toplanmış, uğradıkları şaşkınlık hakkında fısıldaşıyorlardı. Bizi en çok hayrete düşüren ve düş kırıklığına uğratan ise İmparatorun insan sesiyle konuşmuş olmasıydı... Böylesine huşu verici güce sahip yüce bir varlığın sıradan bir insan gibi konuştuğuna nasıl inanabilirdik?"
Kısa Japonya Tarihi
Kısa Japonya TarihiMikiso Hane · Say Yayınları · 202122 okunma
·
238 görüntüleme
Emre İlsever okurunun profil resmi
eline sağlık dostum, merak ediyordum ben de :)
Birkan Girgin okurunun profil resmi
artık kahvelerde bu bilgiyleri satmanın zamanı gelmiştir Emre abi :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.