Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Filistin bir sınav kağıdı Her mü'min kulun önünde
Filistin gündemiyle yatıp kalkıyor, elimizden bir şeyler gelmediği için hayıflanıyor, en azından siyonizme destek verenleri boykot ederek bir nebze olsun avunmaya çalışıyoruz. Kocaman yüreğe sahip yiğit insanların şehri Gazze, bombalar altında on binlerce şehit verirken bile vakarlı duruşuyla bütün insanlığı hayretlere ve hayranlığa sürüklüyor. Fakat şu soruları sormadan da edemiyoruz: İslam dünyası niçin böyle darmadağın, Filistin'i ve Gazze'yi bir başına bırakacak kadar ruhunu yitirmiş, adeta mefluç halde? Ne oldu bize? Ne vakit derlenip toparlanacağız? Evet, Müslüman dünya olarak felç olmuşuz, hastayız. Fakat hep böyle değildik. Tarih bizim açımızdan ne zaman, nerede ve nasıl ters döndü, işte bunu bilmek ve hatalarımızdan ders alarak yeni bir diriliş sürecine girmek durumundayız. Bakın, size günümüzün tam tersi bir manzarayı takdim edeceğiz. Bugün biz nasıl Avrupa'ya bakıp kendi perişan halimizden şikâyet ediyorsak, 500 yıl önce Avrupa da bizim gücümüzden dehşete düşüyor ve tıpkı bizim gibi kendi halinden şikâyet ediyordu. "Türklerin düzenini bizimkiyle kıyasladığımda geleceğin başımıza getireceklerini düşünüyor ve ürküyorum. Ordulardan biri galip gelecekse diğeri mahvolacaktır. Gayet tabii her iki hasım da yara almaktan kurtulamaz. Onlarda güçlü bir imparatorluğun bütün kaynakları, yıpranmamış bir güç, dövüşte ustalık ve tecrübe, savaş görmüş askerler, zafere alışkanlık, zorluklara tahammül, beraberlik, düşüncesine düzen, disiplin, kanaatkârlık ve tedbir var. Yoksulluk, şahsi israf, zayıf bir güç, maneviyat bozukluğu, tahammülsüzlük, eğitimsizlik ise bizde. Asker itaatsiz, subaylar para canlısı. Disiplin küçümseniyor. Başıboşluk, umursamazlık, ayyaşlık ve ahlaksızlık yaygın. En körü olan da şu: Düşman zafere alışkın, biz ise yenilgiye. Sonucun ne olacağından şüphe edebilir miyiz? Lehimizde olan tek husus İran'dır. Düşmanımız saldırmak için acele ederken arkasındaki bu tehlikeyi gözetmek durumundadır. Ancak İran akıbetimizi sadece geciktirir, bizi kurtaramaz. Türkler İran konusunu hallettikten sonra Doğu'nun var gücüyle boğazımıza sarılacaktır. Ne kadar hazırlıksız olduğumuzu söylemeye cesaret edemiyorum." Bu satırların yazarı, Avusturya imparatorunun elçisi olarak Kanuni Sultan Süleyman'ın huzuruna çıkan Flaman asilzadesi Ogier Ghislain de Busbecq'tir. Busbecq şikâyetinde öyle haklıdır ki, o zamanın mezhep savaşlarıyla birbirine girmiş Avrupa'sında (tıpkı bugünün Ortadoğu'su) yaşlı bir Protestan olarak Katolikler tarafından linç edilmek suretiyle ağır yaralanacak, birkaç gün sonra da ölüp gidecektir. Nereden nereye, öyle değil mi? İşte bu ahvali değerli ilim ve fikir adamlarımızla hasbihal edelim, yukarıdaki soruları onlara da sorup kıymetli tespitleriyle Filistin'e, Gazze'ye ve İslam âleminin şu vaziyetine bir nebze ışık tutalım istedik.
Sayfa 53 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
··
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.