Adı gibi büyülü bir okuma Büyücü. Bu zamana kadar ki okumalarımın en tuzaklı yanılgısı, en sürükleyici oyunu. Yaşantısından bunalan genç İngilizce öğretmeni Nicholas Urfe, çalkantılı aşk hayatı ve şehrin kasvetinden uzağa gizemli ve ücra bir Yunan adasına görevini icra etmek üzere gidiyor. Bu düşüncelerle kendi iç dünyasına gömüldüğü an karşısına kendi hayatı için Shakespeare'in Fırtına adlı eserinin baş karakteri Prospero'su olacak gizemli milyoner Conchis çıkıyor. Bu andan itibaren hem okurun hem Urfe'nin güveni, şüphe duygusu ve akıl sağlığı tekrar tekrar sınava tâbi tutuluyor. Kendi hayatından kaçan Urfe'nin hayatı, eşiğinden geçtiği ada hayatıyla bambaşka bir yöne evriliyor. Kim olduğu bilinmeyen kişiler, belirsizliğin ürkütücü boşluğu, aşk ve ihanetin yakıcı gerçeği, geçmişte yaşanan savaşın şimdiki zamana yansımaları, akıl sağlığını korumanın böylesine sınandığı bir başka okuma daha ne gördüm ne duydum. Bir dedektif edasıyla her bir ipucuna sıkı sıkı tutundum ama nereden bilebilirdim her tuttuğum ipin yaş çıkabileceğini. Doyurucu bir metin, alt metinleri, göndermeler, karakterlerin yaşantısı tasnif edilmese de bu vesileyle dönemin nasıl olduğuna dair kesitler görüyoruz. Sıkça mitolojik öğelere, Shakespeare'in Fırtına adlı eserine göndermeler yaparken birçok kavramı, yaşam biçimini, yaşamın anlamını ve gerçeklik ile hayal arasında gezinen ince çizgi arasında volta attım. Gerçek özgürlüğün Fowles için ne anlama geldiği Büyücü'nün ana damarı. Çok kızdığım, yadırgadığım, ağzımın şok haliyle açık kaldığı, kendi saflığıma güldüğüm yerler oldu. Her türlü duygu ve düşünce gezintiye çıkıyor karakter ve okurun iç dünyasında. İnandığım bir gerçeğim vardı peşine düştüm, doğru çıkacağını tahmin ettim ama o yolda çokça yanıldığım da oldu. Her halükarda büyüleyici bir okuma oldu, tavsiyemdir.

BüyücüJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20242,173 okunma

·

88 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.