Ibsen, Cezanne ve Freud'un çalışmalarının insanın iç dünyasını keşfetmek yolundaki önemini düşünecek olursak, bir çoğumuzun onlardan 'çağımızın peygamberleri' diye bahsetmelerini yadırgamayız. Her birinin ortaya koyduğu tez, kendi alanını kapsamaktadır ama onların eski dönemin en son dahileri olduğunu unutmamak gerekir. Onlar geçen üç yüzyılın değer yargılarını ve hedeflerini itiraz etmeksizin kabul ettiler, kendi dönemlerinin felsefesinde durdular. Kaldı ki onların yaşam süreçleri 'boşluk çağının' çok öncelerine rastlıyordu.
Bizim çağımızın 'peygamberleri' olarak maalesef Soren Kierkegaard, Friedrich Nietzsche ve Franz Kafka gözüküyor. Maalesef diyorum çünkü bu demek oluyor ki işimiz gittikçe zorlaşıyor. Onların her biri yirminci yüzyıla damgasını vuracak değer yargılarındaki çöküşü, yalnızlığı, boşluğu ve endişeyi önceden tahmin etti. Hepsi geçmişin ülkülerine dayanarak devam edemeyeceğimizi anladı. Bu üç değerli şahsın yapıtlarından kitap boyunca sık sık alıntılar yapacağız; sadece zeki insanlar oldukları için değil, aynı zamanda büyük bir güç ve derin bir sezgiyle günümüz insanının bütün ikilemlerini herkesten önce gözlemledikleri için.