Silahşor tepeden ağır ağır indi.
Sırtındaki su tulumları sakırdayan katırın yularını çekiyordu.
Cansız gibi gözüken mısır tarlasının yanında durdu.
Ağzında tükrük oluşması için bir yudum su içti.
Sonra da kupkuru toprağa tükürdü.
«Ürünün yaşasın.» Delikanlı, «Sen de yaşa,» diye cevap vererek doğruldu.
Sırtı kolaylıkla duyulacak bir biçimde çatırdadı.
Silahşoru korkusuzca süzdü. Saçları ve sakalının arasından gözüken
suratında o hastalığın izleri pek yokmuş gibiydi.
Bakışları biraz delice olmasına karşın, aklı başında gözüküyordu.
Delikanlı, «Mısır ve fasulyeden başka bir şeyim yok,» dedi.
«Ama fasulyeye karşılık senin de bir şeyler vermen gerekir.
Fasulyeyi arada sırada bir adam getiriyor. Ama burada fazla kalmıyor.»
Kahkaha attı. «Ruhlardan korkuyor.»
«Herhalde senin de hayalet olduğunu düşünüyor.»
«Herhalde.»