Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

536 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Düşünüyorum da neden gerçek değeri hak eden şahsiyetlerin kıymeti öldükten sonra ya da bir şekilde itibarsızlaştırıldıktan sonra anlaşılıyor güzel ülkemde? Hani hep deriz ya tekerrür eden tarih değil olaylardır diye, baktığımda bu durumun geçmişte neyse günümüzde de değişmediğini görüyorum. Halbuki bu şahsiyetlerin kıymeti zamanında anlaşılsa, bilgi ve birikimlerinden istifade edilse ne kadar aşama kat edeceğiz bir bilinse... Neşet Ertaş'ın deyimiyle 'Neredeydin sen?', bazı şeyler kaybedildikten sonra kıymeti harbiyesi kalmıyor. Her şey yerinde ve zamanında güzel. Kâzım Karabekir de yaşadığı dönemde değeri yeterince idrak edilememiş, özel bir şahsiyet bana kalırsa. Milli Mücadele döneminde özellikle Doğu Cephesi'nde pek çok hizmette bulunmuş bir vatan sevdalısı. Gençliğinden itibaren askeri görevlerde en ön saflarda yer almış kendisi. Ömrünün son demine geldiğinde ise 1948 yılında Meclis Başkanlığı yapmıştır. Bu dönemde geçirdiği kalp krizi yüzünden vefât etmiştir. Yaşadığı dönemde bazı konulardaki muhalif tavırları nedeniyle İstiklâl Mahkemesi'nde yargılansa da suçsuz olduğu anlaşılmıştır. Çocukluk döneminden itibaren yaşadığı olayları ve anılarını kaleme alarak Hayatım isimli eseri oluşturmuştur. Eserde pek çok başlık yer alıyor. Kâzım Karabekir söz ettiği olaya ya da kişiye dair bilgileri her birine başlıklar atarak kaleme almıştır. Bu durum eseri okurken bilgi kopukluğu yaşamanın önüne geçiyor. Bir kısmı bitirip kitabı bırakabiliyor ve tekrar okumaya başladığınızda yeni bir kısımdan devam edebiliyorsunuz. Otobiyografinin yanı sıra bir seyâhatnâme okuyormuş hissine kapılmamak mümkün değil bu eseri okurken. Zira Kâzım Karabekir gerek babasının görevi dolayısıyla gerek ileriki yıllarda kendi görevleri dolayısıyla gittiği coğrafyalara dair çok güzel ve eğlenceli bilgilere yer vermiş. Eser, Karabekir'in yaşamına yönelik pek çok ayrıntı içeriyor. Her olay kronolojik olarak anlatılmış. Çocukluk döneminden, ailesinden, yaşadıkları şehirlerden eğitim hayatına, sosyal çevresine, askeri tecrübelerine kadar pek çok bilgi bulabilirsiniz. Özellikle genç yaşlarından itibaren vatana hizmet konusunda aldığı eğitimler ve yaşadığı askeri tecrübeler ağırlıklı olarak ele alınmış. Kitabı bitirdiğinizde zihninizde iyisiyle kötüsüyle tam anlamıyla bir Kâzım Karabekir profili oluşturabiliyorsunuz. Kendini sürekli yüceltmek yerine 'Ben buyum' diyerek her şeyiyle, net bir biçimde şahsını ifade etmiş. Sağlam bir karaktere, asil bir aileye sahip, doğru bildiğinden şaşmayan, menfaatlerini üstün tutmak yerine çoğunluğun çıkarını gözeten, haksızlık baş gösterdiğinde bir başkasına dahi yapılsa susmayan, vatana hizmet aşkıyla yanıp tutuşan ve bu yolda edinmesi gereken ne kadar bilgi, tecrübe varsa bunları kazanabilmek adına en ön safta yer alan, her daim vatanı için ızdırap duyarak yaşayan bir vatan sevdalısını okuyoruz satırlarda. Yer yer Abdülhamid'e ve istibdata duyduğu öfkeden de söz ediyor Karabekir, 'İstibdat, sana bin lanet. Fikirleri paslandırmak için ne mümkünse yapıyorsun.' diyerek. Kitabın mahiyetine dair söylediğim her şey eksik kalacak biliyorum fakat bu vatan sevdalısına bir vefa borcu olarak, kırık dökük de olsa birilerinin onu tanımasına vesile olabilmek adına fikirlerimi ifade etmek istedim. Her ne kadar hayattayken hak ettiği itibarı elde edemese de, kitaplarının bir kısmının yakıldığına şahit olup "Cumhuriyet devrinde bu felâketin benim eserimin başına geleceğini o zaman bilmiş olsaydım bilmem ne hislerle başım dönerdi." diyerek ızdırabını belirtse de, yıllar sonra bile olsa eserlerinin okunduğunu ve unutulmadığını bilsin istedim. Ruhu şad olsun. "Bugün bu yüzlerce halka bir adam söylemediğini bırakmıyordu... O güçlü kuvvetli hamallar bile hayran hayran bakıyorlardı. Kuvvet evvela kafada ve kalpte lâzım olduğuna ne güzel misal... Ben bu sert memura yanlış yaptığını anlattım. 'Halkın memnun olmasına çalışmak insanın vicdanına zevk verir arkadaş' dedim. Halkın vergisiyle hayatını geçindiren memurlar neden onları küçük görür de onlara kumanda ve hakaret eder? Bir hamal bile çektiği ıstırabın karşılığı olan ücretinden vergi veriyor. Ve bunlar toplanıp maaş oluyor."
Hayatım
HayatımKazım Karabekir · Emre Yayınları · 2005680 okunma
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.