Kılıç Ali ile çıkıyorduk. Önce tepeden tırnağa bir süzdü beni. Sonra, "Sen, sabahın nasıl olduğunu hiç gördün mü?" diye sordu. Şaşırmıştım. "Hayır!" diye yanıtladım. İlgisiz, anlamsız bir soru gibi gelmişti. O ise, adeta bakışlarıyla beni tutuklamak istiyordu. Dahası, bu sırada bana yaklaşmayı denedi; şiddetle karşı koydum!
İşte böyle tatsız ve sevimsiz biçimde tanışmış olduk Kılıç Ali ile. Bu bir hataydı, evet! İkimiz de bu hatayı unutmayı yeğledik... Ve kısa zaman sonra gerçekten olayın üstü tarafımızdan örtüldü. Bir daha ne o açtı konuyu, ne de ben! Zaten pek çok genç kızın kendine sakladığı anıları arasında böyle sayfalar vardır...