Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Alfred Jules Ayer (1910-1989)
Bilindiği gibi yirminci yüzyil neo-pozitivizmi, ampirist (denevch/sensüalist (duyumcu) yaklaşım tarzına dayanarak ve on dokuzuncu yüzyılın pozitiviz minden farklı olarak kesin ve güvenilir bilgi için biricik örnek say dig dogabilimsel bilginin dil-mantik iliskisi çerçevesinde analizine girisir
Sayfa 62
14 görüntüleme
Gamze okurunun profil resmi
Ayer'e göre, görünüşteki olgu bildirimlerinin gerçekliğini sınamada kullanacağımız ölçüt, doğrulanabilirlik ölçü tüdür. "Diyoruz ki belli bir kimse, eğer ve ancak bir tümcenin an latmak istediği önermeyi nasıl doğrulayabileceğini, yani belli ko şullar altında hangi gözlemlerin kendisini o önermeyi doğru olarak kabule ya da yanlış olarak reddetmeye götüreceğini biliyorsa o tümce, o kimse için olgusal bir anlam taşir." 1972), (Fel an Bir entury Other Witt . Ayer, Pratik açıdan doğrulanabilirlik ve ilke olarak doğrulanabilirlik şeklinde bir ayrıma giden Ayer, doğrulanabilir teriminin güçlü ve zayıf anlamlarının olduğunu da ileri sürer. Eğer bir önerme, deney aracıliğıyla kesin olarak saptanabiliyorsa güçlü anlamında doğru lanabilirdir. Ancak deney onu, olabilir kılıyorsa zayıf anlamında bir doğrulanabilirlikten söz edilir.2 Yaşantılar ve olgularla ilgili öner melerin birbirlerinden farklı özellikler taşıması, doğrulama kav ramına ilişkin gündeme gelen önemli bir problemdir. Yaşantılarla ilişkisi olması bakımından Ayer'in ‘güçlü doğrulama' dediği konu, ayni zamanda Russell'ın 'içinde değişken bulunmayan' olarak nite lendirdiği ifadelerle ortak özellikler taşımaktadır. Buradaki diğer ortak nokta her iki düşünürün de güvenilir ve sağlam bilgiyi bu tür ifadelerde bulmasıdır.3 Fiziksel olgularla uygunluğu olabilen dilsel ifadelerin geçerli olduğunu kabul etmek, başka bir deyişle herhan gi bir dilsel kuruluşun gözlem ifadeleriyle tam olarak doğrulanabi leceğinin kuramsal bir açıklamasını vermek, aynı zamanda metafi zikten kurtulmanın yollarını da açığa çıkarır. S. 63
Gamze okurunun profil resmi
Metafizik bir söylem kümesine işaret etmesinden dolayı tanrı nın varliğinı yadsıyan Ayer, din ile ilgili önermelerin de reel olgu durumlarıyla bağlantılı olmamaları nedeniyle bilimin önermeleriy le ilgisinin kurulamayacağını ileri sürer. S.65
Gamze okurunun profil resmi
Ayer, bilimle felsefe ara sında kesin bir ayrım yapmanın da yanlış olduğu vargısıyla eserini tamamlar s. 66
Gamze okurunun profil resmi
Sonuç olarak Viyana Çevresi’nin bilim yapma etkinliği için ön gordüğü metafizik düşüncelerin bilimden arındirilmasi yaklaşım ekseninde görüşlerini geliştiren Ayer, Hume'un metafiziği açikça reddeden tavrını merkeze alır. Çünkü olguların ötesine gitmek için yapılan her girişim dışlanmalıdır.² Bu eleme işlemi, doğrulanabilir lik ilkesi bağlamında başta Ayer olmak üzere, Carnap, Shclick, Waismann, Neurath ve Gödel gibi mantiksal pozitivistler tarafin dan büyük ölçüde başarılmiştir. S.66
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.