Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bu metni ikna edici bir dille izah edene kitap+hediye göndericem...
Eğer çok sayıda kültürlü insan okumayanlardansa, tersine, okumayan çok sayıda insan da kültürlü insanlarsa, bunun nedeni okumamanın okumanın yokluğu anlamına gelmemesidir. Okumamak, kitaplar arasında boğulmamak için kitapların sonsuzluğu karşısında örgütlenmekten ibaret gerçek bir etkinliktir. Bu bağlamda savunulmayı, hatta ders olarak öğretilmeyi hak etmektedir....
··2 alıntı·
22 artı 1'leme
·
57,9bin görüntüleme
Hikmet Toprak okurunun profil resmi
Alt metne bakarsak güzel bir irdeleme mevcut. Okumaya ömür adamışlarla okumayıp ama bir şekilde yüksek mertebeye ulaşmış insanların kültür bekçiliğinden bahsedildiğini ve durumun kültürlü kavramında oluşturduğu kargaşayı ifade etttiğini düşünüyorum. İnce belli cam bardakta çay yudumlarken
Serkan okurunun profil resmi
asıl soru bu sanırım Hikmet bey ; Okumaya ömür adamışlar, okumayıp yükselenlerin altında nasıl kalıyor ve eziliyor ?
20 sonraki yanıtı göster
Hikmet Toprak okurunun profil resmi
Okumak başlı başına öğrenmek için yeterli bir durum değildir. Okumakla birlikte gelişmek pratik yapmak ve her zaman ileriye gitmek mühim olan. Sadece kitap okuyup ömrü pratik yapmadan tamamlamak neye ve kime hizmet etmek olabilir. Okuduğunu kendi aklınla birleştirip süzdükten sonra okuduğuna ne kattığın ve ne kazandığınla ilgili bir durum. Çok okuyanın ötesine geçen o az okuyanları böyle açıklayabiliriz
Hades okurunun profil resmi
Açılın, fularımı alıp da geldim... İkna edici bir dil ihtiyacını karşılar mı bilmem ama yazar burada diyor ki sonsuz sayıda bütün kitap okumaktansa bu kitaplar arasındaki ilişkiyi kurabilme yeteneğinin daha değerli olduğudur. Gerçekten de öyle değil midir? Burjuva sınıfı olmakla övünen Bağdat Caddesi sakinleri, kitaplığından eksik etmediği Stefan Zweig kitaplarıyla mı burjuva sınıfına dahil olmuş oluyorlar. O zaman bütün bir uygulama burjuva kültürünün göbeğine doğmuşuz adeta! Söz konusu kitap olduğu zaman nitelik nicelikten daha önemlidir ve Dostoyevski'nin bütün eserlerini okumak kısır bir döngü içerisinde zaman kaybından başka bir şey değildir. Benim açımdan kültürel kazanım, Dostoyevski'nin suç ve ceza arasında kurmaya çalıştığı ahlaki dengenin Michel Foucault'nun panoptikon toplum kuramı çerçevesinde toplumsal otokontrol ile ilişkisini anlayabilme yeteneğidir. Bu ilişkiyi kurabilme yeteneğim varsa kültürlü olmuş olurum, Dostoyevski'nin bütün eserlerini okudum diye değil.
Serkan okurunun profil resmi
Hades
Hades
sonsuz sayıda bütün kitap okumaktansa demiyor aslında ama hayatın pratiğiyle ilişki kurma konusunda hemfikiriz. Tribünlere oynayan bir kesim var kitap bilgisini bir zümreyle buluşmak için kullanan maalesef. Ama daha çok okuyanın okuduğuyla kalması durumu beni rahatsız eden metinleri kritik ederek sıcak koltuklarda eylem kasan bu tipler, hikayenin sonunda kimseye dokunamadan edebi ve akademik gevezeliklerle ömrünü çürütüyor maalesef azları müstesna ama hepsi demiyorum buradan bir linç yemeyeyim :)
5 sonraki yanıtı göster
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Birkaç yorum okudum daha fazlasını okumadım öncelikle benim farkettiğimi aşağıda belki başka bir yorum sahibi farketmiştir yani ilk analiz eden ben olmayabilirim:) Eğer ile başlayıp gelmemesidir kelimesine kadar olan cümle de tersine bir anlam yok hatalı bir cümle.Okumadan kültürlü insan diye adlandırılan aynı gruptan insanı, sanki farklı iki nitelikte grup karşılaştırılıyormuş gibi cümle kurulmuş ama cümle mana olarak hatalı. Anlatılmak istenen şu olabilir diye düşündüm.Öğretmenim elimden binlerce öğrenci geçti her öğretim yılı en az on(10) kitap tanıtımı benden duyarlar derslerimde.O esnada ilgiyle dinleyen çok ama sonuçta gidip alıp okuyan oldukça az.O dinleyenlere kitabın özeti ve ana fikri olabilecek cümleyi söylediğim için kendi kavrayış ve hikmetini de katarak kültür kazanabiliyor az da olsa böyleleri var.Okumadan kültürlü olanlar nitelikli bir çevre içinde yeteri kadar zaman geçirince okumuş gibi görünebilirler.Tv programlarında seçici bir izleyici bunu başarabilir mesela.Tüm kitapları okumak kültürümüzü eşsiz bir seviyeye taşımak için en iyi yol anlamına gelmez.Mesela Baba filmini izlemenin bir çok film ve kitap okumaya bedel olduğuna dair düşündürücü yorumlar okumuştum. Aslında iyi kitap ve iyi filmlere baktığınızda evrensel bir yasayı anlatmayı özgün bir dille başaranlar kült olma yoluna gidiyor.”Her şey bir bütünü oluşturan zerrelerden ibarettir”temasını yakalayabiliyorsa bir kültür ürünü ve okuyan ya da okumadan kültürlenen insan bunlardan birine rastladıysa tüm film ve kitapları okumasa da olur.Kitap okuyanlarda bir süre sonra bıkkınlık ve okuyamamak duygusunun gelme sebebi de budur.En iyi kitapları okumuşsun ya da en iyi filmleri izlemişsindir sonrakiler türevleri olduğu için sevdiğin özgünlük ve kafa açılması duygusunu artık yaşayamıyorsundur ve bu bağlamda sadece ARTIK OKUMAMAK(bakın sonradan kazanılabilecek bir duygu olması şartı var önce bedel ödenmesi gerekiyor) savunulabilir.
Serkan okurunun profil resmi
Gülcan Coşkun
Gülcan Coşkun
Bir öğretmene uygun düzeltmeyle girilmiş metne :) sonrasında yaptığınız değerlendirme ve önermeler yabana atılmayacak kadar mühim, paragrafınızdan kendime aldığım can alıcı not şu cümleniz öğretmen hanım ; "Her şey bir bütünü oluşturan zerrelerden ibarettir " temasını yakalayabiliyorsa bir kültür ürünü ve okuyan ya da okumadan kültürlenen insan, bunlardan birine rastladıysa tüm film ve kitapları okumasa da olur....
4 sonraki yanıtı göster
Yağmur Akdoğan okurunun profil resmi
Paylaştığınız metni okuduğumda ilk aklıma gelen, bunu en iyi anlatacak paragrafın şu olduğuydu: "Duvarların arasında hapsolmuş, sandalyelerine çakılıp kalmış yazarların kitapları hazmedilemeyecek kadar ağırdır. Masada duran diğer kitapların derlemelerinden doğarlar. Bu kitaplar semiz kazlara benzer: Alıntılarla beslenmiş, referanslarla doldurulmuş, dipnotlarla oldukları yere çökmüşlerdir. Gülle gibidirler, obezdirler, sıkıcıdırlar ve güçlükle, yavaş yavaş okunurlar. Satırların başka satırlarla karşılaştırılması ve başkalarının zaten etraflıca anlattıkları hakkında yazanların söylediği şeylerin tekrar edilmesiyle ortaya çıkan, başka kitaplardan oluşan kitaplardır bunlar. Doğrular, açıklığa kavuşturur ve düzeltirler; bir cümle bir paragrafa, koca bir bölüme dönüşür. Bir kitap, bir başka kitaptaki tek bir cümle üzerine yazılmış yüz kitabın yorumu olmuştur. "
Serkan okurunun profil resmi
Yağmur Akdoğan
Yağmur Akdoğan
hmm göz alıcı ve harika bir tefsir... Bu paragrafın yazıldığı kitabı nerde bulup okumayabiliriz :)
2 sonraki yanıtı göster
Akıl Fikir Gezegeni okurunun profil resmi
Socrates kitap yazmanın ve dahilde yazılmış bu kitapların sürekli okunmasının insanı aptallaştıracağına inanan bir filozoftu. Dilsel sözün yazılı olandan daha sağaltıcı bir araç olduğunu düşünüyordu. Bu bahisle yukarıdaki yazılanı açıklamak mümkün olabilir belki 🙋🏻‍♂️
Serkan okurunun profil resmi
Akıl Fikir Gezegeni
Akıl Fikir Gezegeni
O zaman burdan yola çıkarsak şunu diyebilir miyiz ; temel sorun eskiden ana metin ve kaynaklar az ve daha faydalıydı bu fayda filozof ve düşünür yetiştirip insanlara direk fayda sağlıyordu. Şimdi ise detayın verimsizliği içinde akademik gevezelik ve basit bir ünvan yarışına dönüştü sözlü metinler sanki…
2 sonraki yanıtı göster
M Derviş okurunun profil resmi
Okumak denilen eyleme yüklenen gerçek anlam, -tüm bu anlamları elde etme imkanının esası olan insan faktörünün hayatın içinden çekilmesi ya da iyice azalmasıyla- bilgi, duygu ve hislerde meydana gelen eksikliği gidermenin bir aracına dönüştü. Bu sebeple; okumak kitaplar arasında bir boğulma eylemi riski taşımakla örgütlü cehaleti de besleyen bir unsura dönüştü. Oysa ilahi kitapların ortaya çıkışında dahi en temel unsur insan ve insanın hafızasıdır. Mesaj insandan insanın benliğine aktarılan duru ve katışıksız bir hakikattir. Ne zaman ki yazıya dökülmüş, -nokta iken- çoğalmış ve cahilliği büyük oranda beslemiştir. Bunun istisnası sadece hafızanın özünde yer alan saf bilgiyi ayırt edebilme kabiliyeti olanlardır..
Serkan okurunun profil resmi
M Derviş
M Derviş
Tebrikler bu alıntıya yapılmış en dikkat çekici yorumlardan biri bu olabilir. Evet toplumun ortak hafızası dilden dile-zihinden zihine taşınarak yazılı döneme kadar gelmişti. Aslında bu bize doneler verebilir şöyle ki ; Eğitim-öğretim konusunda en büyük hatamız sanırım talimi devre dışında bırakmamız oldu. Çünkü talim ettirilmeyen hiç bir eğitim doğru ve kaliteli birey yetiştiremez. Öyle ya da böyle talimi eğitim müfredatının içerisine eklemek zorundayız. Nesillerimizi salt ezbere dayalı yetiştirmenin toplumu giderek derin bir felakete sürüklediğini tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Sonuç olarak ; Eğitimin fayda sağlamasını ve bu faydanın kaliteli birey ve kaliteli bir toplum oluşturmasını istiyorsak, geçmiş kadim doğrularımızı günümüze aktarmaktan başka çaremiz yok. Yoksa nesillerin çürümesini günden güne izlemekten başka bir şey yapamayız dahi yapamıyoruz da.
Hilal okurunun profil resmi
Bence biraz teoride boğulup pratiği yok saymanın getirisi olabilir bu durum. Kitap okuyup toplumu okuyamamak da denebilir. Fil dişi kulelerimizde ne kadar okursak okuyalım söyleyeceklerimiz kule dışındakilere hitap etmiyorsa bir anlamı kalmıyor gün sonunda. O yüzden kitap okurken hayatı insanı okumayı da ihmal etmemek gerekiyor. Klişe belki biraz ama gerçek bir hakikat olan kitap yüklü merkeplerden farkı olması lazım kitap okuyanların. Bu yüzden tek başına okumak değildir önemli olan. Ne okuduğunu neden okuduğunu ve bu okuduklarının gündelik hayatta neye denk geldiği ve nasıl kullanmak gerektiğinide farkında olmak lazım.
Serkan okurunun profil resmi
Hilal
Hilal
" Fil dişi kulelerimizde ne kadar okursak okuyalım söyleyeceklerimiz kule dışındakilere hitap etmiyorsa bir anlamı kalmıyor gün sonunda. O yüzden kitap okurken hayatı insanı okumayı da ihmal etmemek gerekiyor. " demişsiniz sanırım bu nokta tam da vurgu yapılması ve şerh edilmesi gereken kısımlardan biri. " Teorinin hayatın içindeki ederi " çok ehem gerçekten burada hanfendi.
1 sonraki yanıtı göster
Uğur okurunun profil resmi
Aslında cevap içinde gibi "okumamanın okumanın yokluğu anlamına gelmemesidir" temel fikir ise kültürlü olmanın ( tartışmalı bir konu) neyi okuduğunda ile ilgili, insanı okumak, tabiatı okumak.... vs. Bu sebepten okumamak okumanın tersi değil tamamlayıcısı. Ve sonuç olarak da anlayabilmek. Sanırım?
Serkan okurunun profil resmi
Uğur
Uğur
aslında bugünkü eser seçiciliğindeki arızalar ve popüler rüzgarın etkisiyle okunan eserlerin hayatı salt metin üzerinden okumayı güdüleyen sistemin, insanı dönüştürmekten çok uzak olduğunu da görüyoruz maalesef...
2 sonraki yanıtı göster
꧁ İzzeddin el Kassam ꧂ okurunun profil resmi
Yani diyor ki; Çok okuyan değil, çok gezen bilir. :) Şaka bir yana; Okumak sadece kitapla olmaz. Kültür de okumakla kazanılmaz. Çünkü; Ümmilik cehalet, edebiyat da kültür değildir. Kültürlü insan bir yaşam felsefesine sahip, hayatı okuyan insandır. Buda güçlü bir irade ister. Yani bir karakter meselesidir. Günümüzde olmayan, Eskilerde çokca bulunan bir değer. #163649491 Edepsiz ilim de ilim değildir. Saygılar...
Serkan okurunun profil resmi
꧁ İzzeddin el Kassam ꧂
꧁ İzzeddin el Kassam ꧂
"Kültürlü insan bir yaşam felsefesine sahip, hayatı okuyan insandır." kısmı elzem bir ayrım gerçekten. Ama iradesizliğin bu kadar salgın hale geldiği bir toplumda, okunulan ve dillerde tekrarlanan metinlerin modern hayatın bu hengamesinin içinde buharlaştığını da görüyoruz. Söylem ve eylem tutarsızlığına çare bulamazsak sanırım okumak sadece kitleleri teoride savunulan değerlerden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramadığına da derinden şahit oluyoruz.
1 sonraki yanıtı göster
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.