Ben, en derinlerde yatan ve bir o kadar da korunaklı bir kabuğun içindeyim; adeta bir dalgıç fanusundaymışım gibi, o kadar fazla kendi içime indirilmişim, kendimin öteki dünyasına o kadar fazla daldırılmışım ki, bitimine konmuş son ile birlikte yaşamın bütün bu akışı, aslında beni hiç ilgilendirmiyor ve etrafım, içinde barındığım, daha doğrusu