Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İNSANIN ANLAM ARAYIŞI: SONSUZU TÜKETMEK, HİÇLİĞİ YÜCELTMEK
Emil Michel Cioran
Emil Michel Cioran
Albert Camus
Albert Camus
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Lütfen şu çok önemli cümlenin altını çizin: Anlam, sonsuzun içinde değil, yaşamın her anında gizlidir. Hayatın içinde sonsuzu aramanın ve hayatı anlamlı kılmanın şifresi burada saklıdır. Kim bilir belki de anlam, hiçliğin ruhumuza ilham ettiği sonsuzluk düşüncesinde saklıdır? Kim bilir belki de anlama, absürdün zihnimize boyadığı kara deliklerden geçerek varabiliriz. Ve kim bilir belki de hayat, varlık ile yokluğun sinonimleştiği bir noktada anlam kazanmaktadır. . . . . . Yukarısı özetti, yazı buradan başlıyor👇🏼 Yola buradan başlamalısın: Albert Camus'nun sıra dışı düşünce dünyasında, varoluşun absürd tezahürleriyle yüzleşmeye var mısın? Camus, "Sisifos Söyleni"nde bize, hayatın anlamsız çabasını ve Sisifos'un sonsuz tekrarında bulunan direnci sunar. Sence, bu hem sonsuz bir tüketim hem de hiçliğe dair bir kazanım mıdır? Camus, "Hiçliğin kıyısında dans etmek," diye yazmıştı. Bu dans, sonsuz bir düşüş mü, yoksa bir yükseliş mi? * Bu paradoksu nasıl çözümleyeceksin? Ve ardından mutlaka sorman gereken soru: 'Sonsuz bir dünyada anlam nasıl bulunur?' Bu soru, Camus'nun düşüncelerinde merkezi bir yer tutar ve bizleri kendi yaşam anlayışımız üzerinde düşünmeye davet eder. Hadi gel bu davete uyalım ve paradoksları birlikte çözümleyelim. Cioran ile Camus Arasında: İki Varoluşçu Yaklaşımın Karşılaştırılması Emil M. Cioran ve Albert Camus. İkisi de varoluşsal sorgulamaları akıl almaz biçimde ilerletmiş, ancak farklı yollardan yürümüş iki düşünür. Cioran, nihilist bir kabullenişle karamsar bir tablo çizerken, Camus, absürdün içinde bir tür kahramanca direnişin destanını yazar. Cioran, varoluşun acılarına odaklanırken, Camus, bu acılara rağmen yaşamın kucaklanabileceğini öne sürer. İkisi de hayatın anlamını sorgularken, sundukları cevaplar zihnimizin farklı bölgelerinde yankılar oluşturur. Tam da burada aklına Nietzsche geldi değil mi? Nietzsche'nin "Üstinsan" kavramı. Nietzsche'nin "Üstinsan"ı Camus’nün “Absürd”ü Albert Camus'nun absürdizmi ile Friedrich Nietzsche'nin "Üstinsan" kavramını yan yana getirmek, aklımıza zengin bir çelişki ve ruhumuza keşfedilmemiş bir iç görü sunar. Nietzsche'nin "Üstinsan"ı, insanın sınırlarını aşarak kendi kaderini yaratma gücünü sembolize eder. Bu yaklaşım aslında, Camus'nun absürd karşısındaki direnişini tamamlayan bakış açısının ta kendisidir. Nietzsche, insanın kendini aşarak varoluşun anlamsızlığına kendi anlamını kazandırabileceğini öne sürer. Camus ise absürdün içinde bir anlam arayışının kahramanca olduğunu dile getirir. Her iki düşünür de, insanın kendi varoluşsal yolculuğunda aktif bir rol oynaması gerektiğini vurgular, ancak bu yolculuğun doğası ve amacı konusunda farklı yollar ve farklı bakış açılarına sahiptirler. Nietzsche'nin 'Üstinsan' kavramı ve Camus'nun absürdizmi arasındaki bu zengin etkileşim senin de aklına şu soruyu getirdi mi? “İnsanın kendini aşması, ona varoluşsal bir özgürlük mü sunar, yoksa yeni bir tür yük mü yükler?” Sen kendi düşünsel yolculuğunda, kendi fikirlerinle ve kendi bakış açınla varlık göstermelisin. Nietzsche’nin ve Camus’nün vurguladıkları nokta budur. * Anlam Arayışında Camus'nun Rehberliği Camus'nun anlam arayışındaki rehberliği altında, kendimize sormamız gereken bir soru daha var: “Absürdün içinde umut bulmak, gerçek bir özgürlük müdür, yoksa kendimizi aldatmak mı?” Camus, bu sorunun cevabını kendi yaşam felsefesinde arar. Ben de öyle yapıyorum. Çünkü kendi hayatıma dair anlam arayışımı, büyük düşünürler de dahil başkalarının fikir dalgaları arasından yakalamak çok zor olduğu gibi yanıltıcı sonuçlar da doğurabilir. Camus, düşünceleriyle bizlere varoluşun karanlık yüzünde bile anlam arayışını mümkün kılan bir ışık sunma çabasındadır. Aslında onun yapmak istediği sadece budur. Onun dünyasında, "hiçliği yüceltmek" bir yenilgi değil, bir tür özgürlük ilanıdır. Camus, Sisifos'un taşını yokuş yukarı itmesini, sonsuz bir çabanın simgesi olarak sunarken, bu çabayı anlamlı kılan şeyin taşın ağırlığı değil, Sisifos'un taşı taşıma kararlılığı olduğunu işte bundan dolayı ısrarla vurgular. * Absürdün Estetiğini Keşfeden Camus ve Yaşamın Güzel Yüzü Camus'nun felsefesi sadece karanlık ve kasvetli bir tablo çizmez; aynı zamanda yaşamın güzelliklerini de kutlar. "Absürdün estetiği"nde, yaşamın anlamsızlığı içinde bile, güzellik, aşk, sanat ve doğanın tadını çıkarmak mümkündür. Kaldı ki Camus, bize, umutsuzluğun ortasında bile umudu bulmanın yollarını göstermek için çırpınır durur. Hiçlikten Yola Çıkarak Anlama Varmak Mümkün mü? Camus, hiçliği yüceltirken, aslında yaşamı bir bütün olarak kucaklanmanın yolunu araştırmaktadır. Sisifos'un gülümsemesi gibi, biz de kendi varoluşsal yükümüzü taşırken, neden gülümsemeyelim ki? Zira anlam, sonsuzun içinde değil, yaşamın her anında gizlidir. Lütfen bu çok önemli cümlenin altını çiz: Anlam, sonsuzun içinde değil, yaşamın her anında gizlidir. Hayatın içinde sonsuzu aramanın ve hayatı anlamlı kılmanın şifresi burada saklıdır. * Nietzsche, Camus, Cioran ya da Bir Başkası… Hangi düşünürün görüşlerini kendine yakın bulduğunu önemsemeden, “Hiçlik kavramı bizi özgürleştirir mi yoksa sınırlar mı?” sorusunu kendine sormaktan çekinme! Çünkü bunun gibi sorular, anlam arayışı esnasında yoruldukça derin bir nefes almanı sağlayacak cevaplar üretmene vesile olacaktır. Kim bilir belki de anlam, hiçliğin ruhumuza ilham ettiği sonsuzluk düşüncesinde saklıdır? Kim bilir belki de anlama, absürdün zihnimize boyadığı kara deliklerden geçerek varabiliriz. Ve kim bilir belki de hayat, varlık ile yokluğun sinonimleştiği bir noktada anlam kazanmaktadır. * * * * * Aşağıdaki linke tıklayarak bu yazıyı Medium'da okur musunuz? 👇🏼 Teşekkür ederim. medium.com/@erdalturna/the... #Medium #Felsefe #Nietzsche #AlbertCamus #Cioran
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.