Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

'Beni kafası kırık, yarısı toprağa gömülmüş bir testinin içinde bulmuşlar. Vücudum dışarı çıkmış ama ruhumu çıkaramamışlar. Gittim, gördüm, aldım, geldim; artık ruhum benim sayılır. Sizden korkmadığımı söyledim mi? Vapurda elinizi tuttum ya; siz de bulutları göstermek için elinizi kaçırdınız ya, (bu hiç adil değildi, zekice de değildi; trajikti) işte o zaman da sizden korkmadım. Ama nefret ettim. Bir akşam elma kokmuştum. Pazar günü, İnciraltı'ndayken de kavun... Elmadan da, kavundan da nefret ettim. Bu sayfayı kapatıyorum. Bugün üç kere Karşıyaka'ya gittim, geldim. Sonuncusunda vapurun kıçında bir kuytuya saklandım, bilet parası vermedim. Benim gibi biri daha vardı; ezik bir kadın demek istiyorum... Sordum, o da çömlekten çıkmış ama bir daha ruhunu almaya gitmemiş. Sonra birlikte çatı katıma iltica ettik. Kağıt çıkarıp resmini yaptım; benden iki lira istedi, iki buçuk lira verdim. 'Bununla bir taksiye bin, çömleğini bulmaya git,' dedim. Anladı, 'olur,' dedi. Kim olsa anlardı zaten. Siz hariç... Bugün bir karakaleminiz var; lütfen saklayın." Münevver Kâğıdın altına, kırmızı rujla bir öpücük kondurmuş... "Bunlar benim dudaklarım, dokunabilirsiniz, hatta öpebilirsiniz," yazmış yanına. İkinci bir kâğıda kendi yüzünü çizmiş. Gözlerini alabildiğine açmış, yanaklarını şişirmiş; kaşının üstünde dikiş izi var... Ruj lekesini öptüm.
·
71 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.