Gulyabani, islamiyet öncesi Arap folklorunda hortlak veya cin anlamına gelen “gul” ile Farsça, çöl adamı anlamına gelen “beyabani”nin birleşmesinden oluşur. Gulyabani ilk olarak 1965 yılında oyunlaştırılarak Lale Oraloğlu tiyatrosunda sahnelenmiştir ve daha sonra radyo oyununa uyarlanmıştır. 1976'da Ertem Eğilmez’in yönetmenliğinde "Süt Kardeşler" adlı filme uyarlanmış ve halkımız gulyabaniyi bu sayede tanımıştır. Edebiyatımıza farklı kategorilerde 54 eser veren Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1913 yılında yayımlanan "Gulyabani" adlı kitabı, "edebiyatımızda yazılan ilk fantastik romanlardan" diye bir fısıltı dolaşıyor. Fakat bu yanlıştır. Naturalist bir yazarın fantastik tarzında bir kitap yazması ilginç denilebilir. Fakat bu 'fantastik' benzetmesini sadece biz okurlar yapıyoruz. Belki de yazar, kitabının böyle bir kategoride değerlendirilmesini istemeyebilir ki fantastik bir eser yazdığına dair bir açıklaması da bulunmuyor. Kaldı ki kitabın sonunda fantastik ile dalga geçtiğini bile varsayabiliriz. Gürpınar'ın, kitabın sonuna kadar giden doğa üstü, kurmaca üslubu doğal olarak okuru şaşırtır. Eser "fantastik" gibi görünebilir. Fakat yazarın, kitabın son sayfalarında bütün hikayenin gizemini bilimsel bir şekilde açıklığa kavuşturması, eserin fantastik bir kurmaca değil deney ve gözleme dayalı bir naturalist eser olduğunu kanıtlıyor. Gayet sade ve yalın bir şekilde yazılmış akıcı bir roman. Dinimizce kabul görülen cinlerin ve çocukluk sendromlarımızdan biri olan perilerin konu olması, okuyucuyu meraklandırır ve hikayenin içinde tutar. Kimi okuyucunun merak içinde kimi okuyucunun gülerek, kiminin korkarak kiminin de korkudan okuyamayacağı perili bir masal. Not: "Süt Kardeşler" filmindeki karakterler ile pek bir bağı yoktur. Filmde geçen mizahlar kitapta yoktur. Aksine gerilim yüklüdür. Filmi beğenip kitabı merak eden okurlara duyurulur.