Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tavrınızı sürdüremeseniz bile, bir ilişkide farklı adımlar atmak kendi benliğinizi ve ilişkiyi öğrenmek için en iyi yoldur. Bir ilişkiyi, ancak değiştirmeye başladıktan sonra gerçekten görebilirsiniz. Döngüsel danstan çıkmak Benlik tanımlamak Kopukluğa karşı adım atmak: Aileden birisiyle duygusal ilişkinizi koparmışsanız, ona doğum günü ya da tebrik kartı göndermek bile yürekli bir eylemdir. Büyüyen diğer canlılar gibi, insanların da köklerinden ayrıldıklarında, uzun vadede iyi durumda olmayacaklarını unutmayın. Aile üyelerinizle ilişkinizi koparmışsanız, diğer ilişkilerinizde daha yoğun ve tepkici davranırsınız. Önemli bir aile üyesiyle duygusal ilişkinizi kesmiş olmanız, başka bir konuda öfke olarak ortaya çıkacak gizli bir huzursuzluk yaratabilir. Yürekli olun ve bağlantıyı koparmayın. Yavaş hareket etmek ve küçük düşünmek Dirence karşı hazırlanmak: 1) Konu sizin için önemliyse mutlaka konuşun. Karşımıza çıkan tüm adaletsizlikleri ve sıkıntıları şahsen ele almamız tabii ki gerekmez. Bazı şeyleri gözardı etmek, olgunluk belirtisidir. Ama bunun bedeli kendinizi öfkeli, sıkıntılı ya da mutsuz hissetmeniz olacaksa, sessiz kalmak büyük bir hatadır. Bizim için önemli konularda tavır almayı başaramamamız, benliksizleşmemize yol açar. 2) İşler kızışmışken vuruşa geçmeyin. Bazı ilişkilerde iyi bir kavga havayı temizleyebilir, ama hedefiniz sabitleşmiş bir modeli değiştirmekse, konuşmak için en kötü zaman kendinizi öfkeli ya da gergin hissettiğiniz anlar olabilir. Geçici olarak uzaklık aramak, soğuk bir tutumla içine kapanmak ya da duygusal bağlantıyı koparmakla aynı şey değildir. 3) Sorunu düşünüp konumunuza açıklık kazandırmaya zaman ayırın. Konuşmaya başlamadan önce, kendilerinize şu soruları sorun: "Beni öfkelendiren durum nedir?", "Burada asıl sorun nedir?", "Benim konumum nedir?", "Ulaşmak istediğim şey, ne?", "Kim, neden sorumlu?", "Değiştirmek istediğim şey tam olarak ne?", "Yapacağım ve yapmayacağım şeyler nedir?" 4) 'Belaltı' taktiklerine girişmeyin. Yani suçlamayın, yorumlamayın, teşhis koymayın, damgalamayın, irdelemeyin, vaaz vermeyin, ahlak dersi çıkarmayın, emretmeyin, uyarmayın, sorgulamayın, dalga geçmeyin ve söylev çekmeyin. Diğer kişiyi hafife almayın. 5) Ben diliyle konuşun. "Ben düşünüyorum ki...", "Ben hissediyorum ki...", "Ben korkuyorum ki...", "Ben istiyorum ki..." demeyi öğrenin. Gerçek bir 'ben' bildirimi diğer kişiyi eleştirmeden ya da suçlamadan ve kendi tepki ya da duygularımızdan diğer kişiyi sorumlu tutmadan benlik hakkında bir şeyler söyler. Sözde 'ben' bildirimleri içindeki 'sen' bildirimlerine karşı dikkatli olun. ("Ben, senin kontrol etme eğiliminde ve benmerkezci olduğunu düşünüyorum.") 6) Bulanık taleplerde bulunmayın. ("Benim ihtiyaçlarım karşı daha duyarlı olmanı istiyorum.") Ne istediğinizi açıkça anlatın. ("Şu anda bana yardım etmek için yapabileceğin en iyi şey, dinlemek. Şu anda senden öneri istemiyorum.") İnsanların sizin ihtiyaçlarınızı tahmin etmelerini ya da talep etmediğiniz şeyleri yapmalarını beklemeyin. Sizi seven kişiler bile düşüncelerinizi okuyamazlar. 7) İnsanların farklı oldukları gerçeğini kabul edin. Dünyadaki insan sayısı kadar farklı bakış açısı olduğunu anladığımızda, kaynaşık ilişkilerden uzaklaşmaya başlarız. Gerçeği kimin bildiği konusunda kavga ediyorsanız, asıl önemli noktayı gözden kaçırıyor olabilirsiniz. Farklı bakış açıları ve farklı tepki şekilleri, kişilerden birinin haklı ve diğerinin de haksız olduğu anlamına gelmez. 8) Hiçbir sonuca varmayan entelektüel tartışmalara girmeyin. Diğerlerini, kendi konumunuzun haklılığına ikna etmeye çalışmayın. Karşınızdaki kişi sizi dinlemiyorsa, şöyle deyin: "Evet bu sana çılgınca gelebilir, ama ben böyle hissediyorum." Ya da: "Benimle aynı fikirde olmamanı anlıyorum, ama sanırım ikimiz durumu farklı görüyoruz." 9) Her bireyin kendi davranışlarından sorumlu olduğunu görün. Babanızın yeni karısını, 'onun size yakın olmasına' izin vermediği için suçlamayın. Babanızla aranızdaki mesafe sizi öfkelendiriyorsa, durumu ele almak için yeni bir yol bulmak sizin sorumluluğunuzdur. Babanızın davranışları karısının değil, kendisinin sorumluluğudur. 10) Başka birine ne düşündüğünü ve hissettiğini, ya da ne düşünmesi ve hissetmesi 'gerektiğini' söylemeyin. Bir başkası sizin yarattığınız değişime tepki olarak öfkelendiğinde duygularını eleştirmeyin ya da ona, öfkelenmeye hakkı olmadığını söylemeyin. Bunun yerine, şöyle deyin: "Öfkelenmeni anlıyorum; senin yerinde olsam, belki ben de öfkelenirdim. Ama bu konuyu tekrar tekrar düşündüm ve son kararım bu." Unutmayın ki bir insanın öfkelenme hakkı, diğerinin suçlu olduğu anlamına gelmez. 11) Üçüncü bir taraf aracılığıyla konuşmaktan kaçının. Erkek kardeşinizin davranışına öfkelendiğinizde, "Okul müsameresine gelmemenin, kızımın kendini çok kötü hissetmesine neden olduğunu düşünüyorum." demeyin. Bunun yerine, "Gelmediğin için üzüldüm. Sen benim için önemlisin ve orada olmanı gerçekten istiyordum." demeyi deneyin. 12) Vur-kaç yüzleşmelerinin değişim yaratmasını beklemeyin. Yakın ilişkilerde değişim yavaş yavaş gerçekleşir. Küçük bir değişim yarattığınızda, "gerçekten ciddi olup olmadığınızı" görmek için defalarca sınanırsınız. Kuramı uygulamaya dönüştürdüğünüzde yüzüstü düşerseniz, hemen cesaretinizi kaybetmeyin. İşe iyi başladığınızı ama durum kızıştığında fazla dayanamadığınızı görebilirsiniz. Yoldan çıkmak, sürecin parçalarından biridir; kendinize karşı sabırlı olun. Yola ger dönüp, yeniden denemek için daha çok fırsatınız olacak. Tabii ki en önemlisi, öfkemizi uyandıran modellerin korunmasında kendi oynadığımız rolün sorumluluğunu üstlenme becerisi. Üçgenler en zor ilişki modellerinden biridir.
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.