Gönderi

Güç her şeyi belirliyor. Bu yüzden güçten bağımsız bir hak kavramı tasarlamak olanaksız. Gücün yettiği her şey onun hakkı mıdır? Hakkımız olduğunu düşündüğümüz şeyi elde edebilmek için yeterince gücümüz bulunmalıdır; güçlüysek hakkımızı alabiliriz. Güçlüysek haklıyızdır. Demek ki, haklı olup olmadığımızı bize bir güç söyletecektir: Kendimizin ya da başkasının gücü... Şu halde güçlü olan, kimin haklı olduğunu da söyler; bunda da güçlü haklıdır. Çünkü ancak o belirleyebilir. Güçsüzün haklı olduğunu söyleyebilmesi için, en azından bunu söylemeye bir gücünün bulunması gereklidir. Bunu için söylenebilmiş her haklılık bir gücü her zaman bulmuştur. Güçlü olan haklıdır. Çünkü güçsüzün olası haklılığını, hiçbir gücü yoksa nasıl bilebileceğiz, bize bunu nasıl duyuracak? Daha da ilginci, nasıl inandıracak? Kendi gücüyle başkalarının gücünü bir araya getirmeden hiç kimse haklı olamaz. Bu güç ilk önce ve en azından bizim düşünerek ayırabilme yeteneğimizdir. Haklılığın ilk adımı insan toplumunda budur. Hayvan toplumlarında haklılık yerine güçlülük deyimini kullanmak durumundayız. Bunun da ilk adımı onların bozulmamış, sağlam güdüleridir. Demek ki, hayvanlar paylarına güdüleriyle yoğunlaştırdıkları bir güçlülükle ulaşıyorlar. İnsanlarda bu, haklarını düşünce ile ayırıp düzenledikleri ve toparladıkları bir güçle elde etmek oluyor. Hakkı olmayan bir payı aldığını zorba bizimle birlikte bilebilir. Şu halde toplumda kimin payının ne kadar olduğuna ilişkin bir ortak düşünüş vardır: Davranışlarımız bu tür bilgilerle gerçekleşmekte ve onlara uygunluğu bizce değerlendirilmektedir. Bu bilgiler dizgesine uygun edimler ve paylaşım tarzları adil olmaktadır. Çünkü burada da güçlü haklıdır. Bu güç ortak düşünüşten doğmaktadır. Şu halde zorba, gücünü ortak düşünüşten almak yerine kaba güç kullanarak pay kapan kimsedir. Henüz gerektiğince yaygın duruma gelmemiş bir paylaşım önerisinin zorbalıkla ilgisi yoktur. Onun böyle anılabilmesi için kaba güçle gerçekleştirilmesi amaçlanmalıdır. Bunun dışında yaygın düşünüş kadar gerçek ve geçerli bir güce: zihni yeteneğe dayanarak haklılığını duyurmaya çalışacaktır. İnsanları mallarından ve canlarından etmekle korkutarak bir paylaşım tarzı zorlanabilir. Zamanla bu rızasız uyma, yerini rızaya bırakabilir. Herkesin seslenmediğine kimse bir şey demeyecektir. Kimsenin bir şey demediğine herkes istekle uyacaktır. İşte asıl güç budur. Bu güçlü, haklıdır. Zorba bu yolu yürümeden salt kaba gücüyle kaptığı payın kendi hakkı olduğuna belki kendisi inanabilir, fakat kimseyi inandıramaz. Propaganda bu yüzden her güçlü için veya haklı olmak isteyen için çok önemlidir. Buraya kadar olandan şu sonuç çıkmaktadır: İki tür haklılık vardır. Zorbanın yaygarayla kendine bir ortak düşünüş yaratması ile, önce bir paylaşım önerisinin işlenerek toplum üyelerine önerilmesi ve bunun, hiçbir kaba güç kullanımı sözkonusu edilmeksizin ortak düşünüşe ulaşmış olması... Önceden, payı almadan önce haklılık ile, sonradan, payı kaptıktan sonra haklılık birbirlerinden öz itibariyle farklıdır. Her iki durumda da güçlü olan haklı olacaktır. Birincisinde haklı olanın güce, ikincisinde güçlü olanın haklılığa gereksinimi sözkonusudur. İkisinin de hedefi ortak inanca ulaşmaktır. Ama farklı yollardan: İlki ikna ederek, ikincisi etkileyerek... kaba güçle.
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.