1919 Ocak-Şubat aylarında ortada tuhaf bir durum vardır. İleride Anadolu'da başlayacak Milli Mücadelelenin hemen bütün önder şahsiyetleri o sırada, İstanbul'da toplanmış bulunuyorlardı: Mustafa Kemal Paşa, İsmet Bey (Paşa), Fevzi (Çakmak) Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa, Rauf Bey, Kara Vasıf Bey, Nureddin Paşa, Kemaleddin Sami Paşa, Mersinli Cemal Paşa, Adnan Bey(Adıvar) vb. Sonra da aynı hareketin fikir ve kalem ordusu: Falih Rıfkı, Ruşen Eşref, Yunus Nadi, Halide Edip, Hüseyin Ragıp, Akçeraoğlu, Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi vb. Yani geleceğin reisicumhurları, başvekilleri, zaferi kazanacak kumandanları, kalem, fikir ve siyaset adamları İstanbul'da işgal kuvvetleri ile Vahideddin divan-ı harbinin elleri altındaydılar... Eğer bunlar hep birden ve bir gecede tevkif edilselerdi ne olurdu? Milletin, ordunun yapısı ergeç ve elbette yeni şahsiyetler yaratacaktı. Ama nasıl ve ne zaman? Malta'ya sürülecek yalnız bir Mustafa Kemal'in bile böyle karanlık bir akıbete sürüklendiğini düşünmek, insana baş dönmeleri verir.