Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak istiklâl-i tâmma malikiyetle temîn olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun istiklâlden mahrum bir millet, beşeriyet-i mütemeddine muvacehesinde uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye kesb-i liyakat edemez. Ecnebi bir devletin himaye ve sahâbetini kabul etmek insanlık evsâfından mahrumiyeti, acz ü meskeneti itiraftan başka bir şey değildir. Fi’l-hakika bu derekeye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir ecnebi efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki Türk’ün haysiyet ve izzet-i nefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun evlâdır! Binâenaleyh, ya istiklâl ya ölüm! İşte halâs-ı hakikî isteyenlerin parolası bu olacaktı. Bir an için bu kararın tatbikatında adem-i muvaffakiyete dûçâr olunacağını farz edelim! Ne olacaktı? Esaret! Peki efendim. Diğer kararlara mutavaat hâlinde netice bunun aynı değil miydi? Şu fark ile ki istiklâli için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakârlığı yapmakla müteselli olur ve bi’t-tabi esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete nazaran yâr u ağyâr nazarındaki mevkii farklı olur.
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.