Gabriel Garcia Marquez'i okurken ona ve kendime yaptığım en büyük kötülük her kitabını Yüzyıllık Yalnızlık ile kıyaslıyor olmam. Yeniden gerçeküstücülüğün muhteşem akışında olmak istedim. Bu kitabı benim beklentimin altında kaldı. Ariza'nın Ferminaya yazdığı mektupları okumak istedim. Fermina'nın soğukluğunun sebeplerini tüm çıplaklığı ile görmeyi...
Ve karşılıksız kalan bir aşkın kapılarını bu kadar zorlayamazdım. Ariza'nın artık yaşlılığın kokusu üzerinde olduğu zamanda aşkına kavuşması Melek Ablamın bana "hayatımız iki buçuk dakika sürüyor" demesini hatırlattı. Amann geç olsun güç olmasın mı diyelim yoksa akışta mı kalalım off neyse hayırlısı be gülümm.