Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

651 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Murakami üniversitede tanıdığım ve hemen büyüsüne kapıldığım bir yazar. Bütün külliyatını okumuş biri olarak ilk defa incelemesini yapacağım. Sahilde Kafka'yı daha önce okumuştum ve tekrar okumayı kafama koymuştum ama bu fırsatı bulamazken https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu sayesinde bu yarı fantastik dünyaya geri döndüm. Yazarın özel hayatı hakkında yazmayacağım, genel olarak üslubu hakkında bu eser üzerinden konuşacağım. 1Q84 kitabında yaptığı gibi dünya literatüründen bir klasikle bağlantı kurarak oluşturmuş kurgusunu "Oedipus". İngilizce ogr okurken bu eseri okumuştuk ve kitabın içinde direk geçmesine gerek kalmadan zaten bu hikayeyi temel aldığı anlamıştım ilgimi ordan da çekmişti. Yalnız sanılmasın ki bununla bitiyor. Murakami her kitabında gerçeklik ile fantastik dünyayı birbiri ile çok yumuşak bir biçimde harmanlar. Hikayeye girince anlattığı o fantastik ögeler o kadar gerçekçi hal alır ki bir yerden sonra zaten aralarında fark kalmaz. Garip belki ama ben karakterlerin elini yikamasi, kahve, yumurta hazırlayıp yemesi sahnelerini anlatisini çok seviyorum. Çok sakin ve düzenli geliyor bana, ve saçma şekilde huzur verici Genelde paralel evren mantığı üzerinden farklı kişilerin hikayelerini birleştirir. Kullandığı metoforları cok beğensem de bu kitabında Alber Sanders ve Johnny Walker karakterlerini kullanmasını anlayamadım. Post modern bir tarz benimsediği için bu doğal olsa da Amerika saldırıları hakkında kısa notlar geçmesi devamında kültür değişimine karşı çıkacağı izlenimi uyandırıyor, hatta bu iki karakter de kötücül kullanıldığı için acaba böyle bir mesaj mı içeriyor diye düşündüm. Amerikan kültürünü o kadar normal bir şekilde içselleştirmiş ki yazar muzikleri, filmleri örnek verirken de orayı baz alıyor. Gözüme batan özelliği bununla birlikte kendine has özellikleri olan Japon kültürü hakkında bir ögeye yer vermemesidir. Japon milliyetçiliği gibi bir şeyden bahsetmiyorum ki zaten kendisi de post modern bir yazar, ancak o kültürden bu kadar kolay sıyrılması garip geliyor. Kişisel olarak da jazz ve klasik müzik hayranı olduğunu bildiğim yazar kitapta yine bu eserlere yer veriyor. Onu okurken mutlaka kült bir eser bilgisi ile karsilasip açıp dinleme arzusu oluşuyor. Arşidük Üçlüsü orneginde olduğu gibi. Kitabın adı ve özüne gelirsem yine gönderme yaparak Kafka yı kullanıyor, kitabın adı da bir müzik parçası ve resim olması yönüyle de sanatsal anlam taşıyor. Özü konusunda toplumsal ahlak kuralları ile ilgili bir eleştirim yok benim. Kendisi erotik sahneleri de çok olağan doğal halleri ile tasvir ettiğinden ben okurken çok normal geliyor, yalnız bu konuda onu eleştiren kişileri de duymuslugum var. Ayrıca kitabı bölümler halinde iki hikaye üzerinden anlatması akışı kolaylaştırırken merak duygumuzu da diri tutuyor. Kitap benim için bölüm bölüm mercek altına alınacak kadar önem arz ediyor ancak çok da uzatmayacağım. Ek olarak tüm kitaplarının Türkçe çevirisinde
Hüseyin Can Erkin
Hüseyin Can Erkin
ve
Ali Volkan Erdemir
Ali Volkan Erdemir
kalemleri harikadır. Nihal adında bir çevirmenimiz daha vardı, ama bence bu ikisi yazari daha iyi anlıyor, okuyacaksaniz bu iki çevirmenin çevirdiği eserleri okuyun. Ve ölmeden önce mutlaka Murakami okuyun ve Sahilde Kafka ile başlayın:)
Sahilde Kafka
Sahilde KafkaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20209,8bin okunma
··
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.