Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çağrı yorumladı.
Temsil eden mi, Temsili mutlak doğru kabul eden mi ?
Bir inancı ve görüşü temsil eden kişinin zaaf ve eksiklerini, Temsil edilen inancın, ideolojinin ve görüşün noksanı ve arızası olarak kabul eden bir kişi, O inancın doğrularına ulaş(a)madığında bu hata ve etiketlemede ki asıl suçlu kimdir ve neden ? Hediye şu ; Bu soruya verilecek ters köşe ve zihin açan yoruma 3 kitap
·2 alıntı·
6 artı 1'leme
·
28,4bin görüntüleme
Çağrı okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Asli suç aramayandadır. Temsile göre tedbir alınır lakin takdir verilmez. Yağmurlu bir günde göğü seyretmek isteyen ıslanır. Bu ne göğün ne zamanın suçudur. Yağmurun vereceği zarara tedbir almak gerekir fakat yağmur düşürdü diye göğü sudan ibaret görmek kısıtlı bir zihniyettir. Bir konuda yargı sahibi olacak yeterliliği kendinde gören insan, o andan itibaren sorumludur. Kesin hükümler vermek, hakim olmak veya hakim hissetmek demektir. Sınırlı idrakla insan, hakim olmaktan ziyade şahittir. O an gördüğüne göre hareket edebilir ama bunu mutlak kabul haline getirirse hükümranlık kibrine kapılır. Kibrin her hali suçtur. İnsan, "Ben şu anın şahidiyim." diyebilmeli. Şu anın ötesine taşınan aksi ispatlandığı halde değişmez yargılar, insanı anlayış kısıtlılığı ve tünel görüşüne götürür. Pak bir görüntüye sahip olmamak her zaman bizim elimizde değildir. Böyle durumlarda ise görüntü berraklaşana kadar anı yaşamak gerekir. Bir fikre sahip olmak isteyense görüntüyü berraklaştırmakla yükümlüdür. Çamurda bulunan altını temizlemekten farksız değildir bu durum. İnsan, altına sahip olmak istiyorsa elini çamura sokmayı göze almalıdır. Elini kirletip kirletmeyeceği kişinin kendi aklına kalmıştır. İhtiyacı olan insan çamurdaki altından nasıl vazgeçmezse bilmek isteyen insan da aynı gayretle gerçeği aramalıdır. İbrahim Hakkı'nın dediği gibi, arif anı seyreder. Temsil üzerinden şu anla ilgili konuşma, tedbir alma, tercih yapma gibi unsurlarda beis olmamakla birlikte atılan her adımdan sorumlu hissedip gölgede kalan var mı diye bakmak gerekir. Aksi halde insan kendini gölgeye itecektir. Kendini tanımadan ya da tanımakla uğraşmadan geçen bir ömür de suçtur. Bu suçu işleyenler de kendi özlerini yanlış temsil ettikleri için kusurlulardır. İşte bu kusuru görüp de kabuğa düşman olmak esas suçtur.
3 önceki yanıtı göster
Serkan okurunun profil resmi
Çağrı
Çağrı
Evet gerçekten şu ana kadar yapılmış en ikna edici ve tafsilatlı yorum bu olsa gerek büyük bir keyifle okudum elinize sağlık. İkinci kitabı size vermek farz oldu Çağrı bey. DM'den istediğiniz kitabı ve adresi yazarsanız sevinirim.
4 sonraki yanıtı göster
Piranha okurunun profil resmi
"Ben Müslümanım ve İslam kusursuz bir dindir. Şayet hata yapar isem beni suçlayın İslam dinini değil. " Bu sadece bir örnek yani temsil edilen şey doğru ise temsil edenlerde hata varsa eğer, bunu temsil edilen şeye atfetmemek gerek :)
Serkan okurunun profil resmi
Piranha
Piranha
olmadı :) daha sağlam bir tespit ve gerekçelendirme gerekmiyor mu sizce
3 sonraki yanıtı göster
Hikmet Toprak okurunun profil resmi
Kabullenmek teslimeyet insanı ınandığı ve bağlandığı ideolojiyi mutlak doğru ve güç olarak görecektir. Bunun sebebi geçmişten genel kodlardır. İnsanların bilinmeyenden korkamsı ve anlamlandıramaması yüzünden bir güce bir ideolojiye inanmak, bu oluşumların altında yaşamayı tercih etmiştir. Esas olan ise içinde olduğu oluşumu tamamen kabulllenmemesi veyahut ölümüne bağlanması değil esas oluşum tamamen geçmişin kodlarından gelen ilkel benliğin vermiş olduğu endişeler ve bilinmemezlik korkusudur.
Yağmur okurunun profil resmi
Bir kişinin inandığı inanç veya ideoloji doğrultusunda yaptığı hata veya eksiklik ne o inanç ne de buna inananların hatasıdır. Hata kendisinden kaynaklanır. Buradaki problemlerin kaynağı ise inanılan inanç ya da ideoloji değil insanın kendi yanlış anlayış ve uygulamalarıdır. Bu ister bilerek isterse bilmeyerek olsun, suç ve kusur insana aittir. Örneğin, tıp mesleği güzeldir, bu mesleği icra edenlerin hataları, tıp mesleğine verilemez, doktorun hatası olarak görülür ve görülmelidir. Buna göre, hayatı korumakla görevli bir doktorun, hastaya kasdi yanlış müdahale etmesi veya organ kaçakçılığı yapması onun hatasıdır. Bu hatayı tıp mesleğine uygulamak ve doktorun hatası yüzünden bu mesleğe hatalı demek hem o mesleğe hem de mesleğini doğru yapan bütün doktorlara iftira olur. Demem o ki, bir insan hata edince bu hata o inanç veya ideolojinin hatası değildir.Bu ideolojiye , inanca mensup olanların, buna uygun hareket etmeleri ve rol model olmaları gerekir. Aksini yaptıklarında, hem hatalı davrandığı için hem de başkalarına kötü örnek olduğundan dolayı sorumlu ve suçlu olur. Temsil eden deki hata ve noksanlık , temsil edilenin doğruluğundan eksiltmez.
Serkan okurunun profil resmi
" Temsil eden deki hata ve noksanlık , temsil edilenin doğruluğundan eksiltmez " demişsiniz doğru belki ama, o doğruya ulaşmak isteyenlerin önünde bu temsil makamındaki şahsiyet bir perde olmaz mı. Öyle ya da böyle günümüzde yığınla akademik ve düşünsel çalışmalar artıyor ama okuma ve araştırma oranımız gittikçe azalıyor bu bir gerçek. Son tahlilde artık herkes kendisine benzemekten hoşnut olacağı bir karakteri rol model alıyor onda yansıyanı onun temsil ettiği fikir ya da inançla eşleştirmesi çok doğal değil mi
Yağmur
Yağmur
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bir Gönül Dükkânı okurunun profil resmi
Görüşün yada inancın temsilini en mükemmel yapan/yaşayan peygamberlerdir ki, onların da küçük hataları dediğimiz "zelle" ler vardır. Hz Yunus balığın karnında hatasını anladığında tövbe edip dua etmemiş miydi? En mükemmel insanın peygamberler olduğunu biliyorsak beşeri yönleriniyle zelle, sağiralara düştüğünü görebiliriz. Peygamber dışında bizlerden bahsediyorsak beşeri yönümüz daha ağır basar. Öfkemizi, yorgunluğumuzu, yolunda gitmeyen işlerin çevremize yansıması daha çok olmaz mı? Biz beşeri de şaşarız da. Bu bir ülkenin temsili de olur bir cemiyetin lideri de. Rahman Süresinde siz hiç düşünmez misiniz ayeti kaç kere tekrarlanıyor. Sorgulamayı bırakmamalıyız fakat itham da önemli. Neye göre itham ettiğimiz. (duyduğuna inanma, gördüğünün de yarısına inan - beşeri ve anlık etkenler ile yanlış yorumlanır kul hakkına girilebilir -) Onun da sınırı çizilmiş bize sadece çizgileri hatırlayıp yaşamak düşer. Yaşamak da kâmillikle ilgili ki kişinin derecesini gösterir(nefsin mertebelerini hatırlayınız). İtham da etiketlemeyi yapan da ( davetçinin muhatabı) 8 kategoriden oluşmaktadır ki davetçi ona göre tepkisini verebilsin. Bu kadar kategorize edilirken sorduğunuz soruya külli/cüzi iradenin amele etkisini de düşünüp suçluyu öyle bulmak gerekir. Daha doğrusu birden fazla suçlu da olabilir analiz kısmı önem arz eder diye düşünüyorum
Serkan okurunun profil resmi
👏👏👏 konunun İslami bir psikolog gözüyle özeti bu sanırım teşekkürler hanfendi…
1 sonraki yanıtı göster
Firdevs okurunun profil resmi
Bu sorularda herkes bir miktar suçludur temsil edende neyi temsil etiğini bilmeli ve kendi doğrularına göre temsil etme ihtimali olduğu için bir nevi suçludur tabi bir diğer yandan bu temsil edilen ideolojiyi aynen kabul edip hiç bir şekilde kendi bilgi haznesinden geçirmeyen bir bireyde suçludur en büyük suçuta kendine olan öz saygısını kaybetmiş olmasıdır
Serkan okurunun profil resmi
Firdevs
Firdevs
Kendine olan öz saygısını kaybetme kısmını anlamadım ben ?
2 sonraki yanıtı göster
Tuba okurunun profil resmi
Temsil makamının temsil ettiği ideoloji, din, siyaset artık her ne ise kişi bunun temelini araştırmadan tabii olursa cehli yüzünden elbette hataları temsil edilen fikre atfedecektir. Genel olarak bizim kaybımız araştırmadan körü körüne uymamızdır. Bize ne vaadediliyor, ne isteniyor, amaç ne bilmiyoruz bu yüzden de hataları yanlış anlıyor yanlış değerlendiriyoruz. Akabe biatları buna güzel örnektir. Akabe'de buluşmadan çok önce Rasulullah Efendimiz Medinelilere ne istediğini teker teker izah etti. Neler yapıp neler yapmayacaklarını, bu biatın neyi kapsadığını hepsini. Medineliler memleketlerine dönüp istişare edip konuştular. Neticede emirlerin ve yasakların kendi menfaatlerine ters düşmediğini anlayıp biat ettiler. İşte bizim eksikliğimiz bu, araştırmıyor öğrenmiyoruz. Hele bir de temsil makamındaki bu yetkiyi kendi menfaatine kullanıyorsa o zaman iyice doğru-yanlış karışıyor. Yine de kişi aklını kullanıp doğruyu bulmak zorunda. Başkasına suç atmak kolay. Ben de akıl var diyerek başını dik tutanlar, iş o aklı kullanmaya gelince pek bi üşengeç oluyorlar. Her şeyde suç biraz da insanın kendindedir
Serkan okurunun profil resmi
@tazekalem teşekkürler hocam güzel tespitleriniz için. " Ben de akıl var diyerek başını dik tutanlar, iş o aklı kullanmaya gelince pek bir üşengeç oluyorlar. " kısmının altını çiziyorum.
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.