Öte yandan on altıncı yüzyılın son çeyreğine kadar ‘Işık taifesi’ ya da ‘Işık insanı’ olarak adlandırılan halk toplulukları, bu tarihten sonra isim değiştirerek Alevi adını almış olsalar da; bu yeni isim de anlam, köken ve söyleyiş olarak Luvi sözcüğünün çok uzağında değildi.
Bilge Umar, Luvi dilinde başında ‘a ’ olan sözcüklerin, bu ‘a ’nın ihmal edilerek söylenmesinin çok yaygın bir kullanım olduğunu ifade ettiği, ‘Türkiye’deki Tarihsel Adlar’ adlı çalışmasında; “Ben, sözcüğün Luwi dilinde yalnız Lu biçiminde değil Alu/Allu biçiminde de kullanıldığı kanısındayım” demektedir. Sayın Umar’ın bu kanısını güvenilir kabul ederek ‘lu’ ve ‘Luvi’ sözcüklerinin başındaki ‘a ’yı ihmal etmeden yazacak olursak karşımıza ‘ışık’ ve ‘Işık İnsanı’ karşılığı olarak, kulağımıza çok tanıdık gelen seslerle ifade edilen iki sözcük çıkar: ‘Alu’ ve ‘Aluvi’.
Luvi dilindeki ‘a/u’ve ‘Aluvi sözcükleri, Türkçedeki ‘alev' ve ‘Alevi’ sözcüklerini çağrıştırır ancak bu sözcükler arasındaki tek benzerlik, aynı seslerle ifade edilmeleri değildir. Bu kelimelerin hemen hemen anlamları da aynıdır. Türkçede ışıktan ya da ateşten çıkan yalıma, alev adı verilir. Türkçede ‘i’ eki, sonuna geldiği kelimeye aidiyet /mensubiyet kazandırır (tarih-tarihi, insan-insani vb. gibi). Alevi sözcüğü de aleve ait olan, ışığa ait olan anlamında bir sözcüktür.