Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Tespih Ağacının Gölgesinde
Kitap,
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü Öldürmek
kitabının devamı. Bülbülü Öldürmek'i 9 yaşındaki Scout'un gözünden olayları görüştük. Scout'un, Jem ve Dill ile olan maceraları bizi heyecanlandırmış hatta yüzümüzü gülümsetmişti. Bu kitapta ise o bizim 9 yaşındaki Scout büyüdü ve yirmili yaşlarda genç bir kadın oldu. New York'ta yaşayıp kendi ayakları üzerinde duruyor. Scout Maycomb'a babasının yanına dönmeye karar verir. Louise Maycomb'a gelmesiyle çoğu şeyi değişmiş olması onu hayal kırıklığına uğratacak ama tabi ki değişmeyenlerden birisi de halası Alexandra. Onun sınıf ayrımı konusunda fikri değişmemiş olup ayrıca Scout'un yaşama biçimine müdahaleleri karşısında Scout'un özgür yapısı onların sık sık tartışmalarına sebep olacak. Siyahiler, toplum üzerinde biraz daha yer edinse de sınıflar arası ayrım daha da artmıştır. Scout'un adalet, eşitlik, özgürlük ve ırkçılık kavramları üzerindeki düşünceleri değişmemiş olsa da babası Atticus'un değişimi hayal kırıklığına uğratmıştır. Bir zamanlar onun örnek aldığı onu büyüleyen babasının şimdiki düşünceleri midesini bulandırmaktadır. Bu iki düşünce farklılığı kitabın son kısımlarında Atticus ve Scout arasında geçen tartışma bizi inanılmaz derece de büyülüyor ve hayranlığımızı daha da arttırıyor. New york’tan Maycomb’a giden bir tren yolculuğuyla başlar. Jean Louise Finch bu yolculuğu her zaman uçakla yapardı, fakat bu kez, yani evine yaptığı yıllık ziyaretlerin beşincisinde, trenle gitmeye karar vermişti. Nedeni ise pilotun bir hortumun tam ortasından geçmekte bir sakınca görmemesi ve de babasının sabahın üçünde uyanmak zorunda kalmasıydı. Jean Louise’nin memleketi Maycomb’du; uzunluğu yüz, en geniş yeriyse elli kilometreye kadar uzanan bir seçim bölgesi;en büyüğü ilçe merkezi Maycomb olan minik yerleşimlerin üzerine serpildiği kırsal bir alandır. Yörenin ve ilçenin adı Albay Mason Maycomb’dan geliyordu. Trenden inerken babası Atticus’u bekleyen Louise, uzun boylu bir erkeğin kızı yakalayıp sımsıkı kucakladı, bu Hank’ti. Yani Henry Clinton’dı. Çocukluk arkadaşı, ağabeyinin yoldaşıydı. Louise’nin babası hukukçuydu. Oğlu Jim’in de iyi bir avukat olmasını istiyordu. Fakat Jim’in ani ölümüyle bu mümkün olmadı. Jim’in yerine Henry, Atticus’un yanında çalışıyordu. Atticus Finch yaşlanmadan önce iriyarı bir erkekti, eklem ilhihabı onu orta boylu birine çevirmişti. Alexandra Jean Louise’nın halası erkek kardeşiyle yaşıyordu. Çünkü Atticus’a bakacak biri olmalıydı. Alexandra teknik olarak hala evli olduğu iriyarı, sakin adamın adı James Hancock’tı. Halası ve evin yaşlı yardımcısı Calpurnia senin şerefine bir sabah kahvesi düzenledik. Bu Maycomb’a özgü bir şeydi daha birçok gelenekleri ve inançları vardı. Jean Louise ise özgür ruhlu biriydi. Louise bir gün laf arasında Hank ile evlenmek istediğini söyler. Halası buna karşı çıkar. Çünkü Hank’ın babası karısını ve onu terk eden ve Mobile’daki rayların üzerinde ölen bir babanın oğluyla evlenilmemeliydi. Halasına göre Finch’ler fakir ve cahil köylülerin, beyaz süprüntülerin çocuklarıyla evlenemeyiz. Henry’nin annesiyle babası tam da böyle bir ailede doğdular, ömürlerini böyle geçirdiler.Bir akşam Henry, Louise’yi yemeğe çıkarır ve orda evlenme teklifi eder. Maycomb’a temelli dönmesini ister. İşinin de daha iyiye gideceğini yasama meclisinde yer alan kocan olur belki der. Louise politikadan nefret ederdi. Louise’nin doktor olan amcası, babası ve halasıyla kiliseye gidip ilahiler dinlerlerdi. Irkçılık ayrımını kitabın her kesitinde rastlayabilirsiniz. Güney kesim bölgesini Maycomblular sevmezdi. Louise ise adalet, eşitlik kavramı onun için hala aynı anlama geliyordu. Babasını örnek aldığı insanın fikirlerinin değiştiğini gördüğünde hayal kırıklığı yaşamıştır. Atticus yasama meclisindeyken kendinden on beş yaş küçük, Montgomery’li bir kızla tanışmış, aşık olmuş ve evlenmişti. Onu memleketine, Maycomb’a getirdi, kasabanın ana caddesindeki yeni satın aldığı eve yerleştiler. Atticus kırk ikisindeyken oğulları doğdu, bebeğe babasına ve babasının babasına atfen Jeremy Atticus adını verdiler. Dört yıl sonra bir kızları oldu, ona da Jean Louise ismini verdi. Louise erken yaşta annesini kaybettiği için daha çok erkek gibi yetişti. İlişki işlerinden de anlamazdı. Bir keresinde okulda bir çocuk onu öptü. Sonra bebeğini olacağını düşünerek babasına ve abisine bunu yapamayacağını düşünerek bir tespih ağacının üzerine çıkıp intihar etmeye bile kalkmış, son anda Henry kurtarmıştı. Bir gün hizmetçilerinin torunu, yani Zeebo’nun oğlu şafak vakti, son sürat mahalleden çıkarken karşıdan karşıya geçmekte olan yaşlı Bay Healy’yi ezmiş, adamcağız oracıkta ölmüş. Atticus’ta davayı savunmayı üstlenmiş. Siyahi avukatlarda da bir zencinin beyaz birine karşı bir suç işlemesini bekliyorlar. O yüzden Atticus ve diğerleri pis zenci iyi bahsediyorlar. Jean Louise babasının bu tavrından hiç hoşnut değil. Sürekli babasıyla kavga ediyor. Babası ise hep tartışmalarda onun çocukluk lakabıyla sesleniyor yani Scout diyordu. Louise savaşmaktan yorulmuştu. Artık Maycomb’u terk etmek istiyordu. Doktor amcası Jack buna engel olmaya çalıştı. Jack amca Louise’ye sen ve Jem benim hiç sahip olamadığım çocuklarımsınız. Doktor Finch biliyor muydun? Ben annene aşıktım. Ama o Atticus’la evlendi. Ben ona hala aşıktım. O yüzden sen benim için çok değerlisin. Peki Henry ne olacak amca? Onu unut birbirinize göre değilsiniz. Hadi git, babanı al şimdi. Jean Louise kasabaya doğru ilerlemeye koyulmuştu. Keyifli okumalar diliyorum.
Tespih Ağacının Gölgesinde
Tespih Ağacının GölgesindeHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 20205,4bin okunma
·
136 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.