Dil-bilmez illerde Türkçeye hasret,
Ne yana çevrilse o yanı gurbet;
Yabancı kuşlardan umarak medet,
Başını alup,
Ormanlarla, dağlarla, çöllerle,
Deli poyrazlarla, karayellerle,
Nereye çıkacağı bilinmeyen yollarla,
Hartalarda kaybolup gitmiş göllerle,
Sakaryalarla, Tunalarla, Nillerle,
Nice adsız sularla arkadaş olup
-Konuşa konuşa kendi kendiyle
Yara vara bir renksiz denize dalup,
Bir akşam vakti dolup, boşalup
Batan güneşle birlikte batmış olmalı!