Mustafa Kutlu okurken beni kurguladığı dünyaya götürüyor kendisiyle beraber. Yalın ve nahif anlatımı hikâyeyi daha da samimi kılıyor, bu da okuyucuya bir dinginlik veriyor. Hayatın içinden yaşanmışlıkları seçip anlatmasının da bunda etkisi olabilir. Bundan sonraki kısım kitapla alakalı birkaç sürpriz bozan içeriyor olabilir, kitabı okumayanları uyarmış olayım.
.................................................................................................................................
İçinde Mustafa Kutlu’dan okuduğum çoğu kitaptan parça gördüğüm için kıymeti artmış olabilir. Yoksulluk İçimizde kitabındaki Süheyla’yı ara ara Suna’ya benzettim zira her iki karakterde sevdiklerine şunu teklif ediyor: ‘Harama batmamış bir beldeye gidelim.’ Keza aynı kitaptaki Engin ile Suna’nın eşi Ali’yi de birbirine benzer buldum yaşadıkları sorunlar açısından. Sonları aynı olmamışsa da süreçleri benzerdi en azından. Bunun yanı sıra Bu Böyledir ve Yokuşa Akan Sular da kent hayatının karmaşası temasını Mustafa Kutlu bu kitabında Fıstıkağacı semti üzerinden anlatmış. Bir ahşap evin yaşadığı değişimler ve kentleşme… Çok uzatmayayım bu konuyu, kısacası önceden okuduğum Kutlu kitaplarıyla benzerlik kurmak pek hoşuma gitti. Kitap bunlarla da kalmıyor. Baş karakter Suna’nın Tanpınar üzerine anlattıkları da kitaba olan hayranlığımı daha da arttırdı. Tabii Sevincini Bulmak kitabını Kutlu’nun diğer kitaplarıyla ilişkilendirecek ve ayrıntılı inceleyecek kadar yetkin değilim, bunu Mustafa Kutlu ve kitaplarını çok seven bir okuyucu olarak amatörce yaptım. Bir Kutlu kitabını daha bitirmenin verdiği neşe de var tabii böyle bir yorum yazmamda :)