Aydınlanma, Avrupa'da yaşanan, önemli ama son tahlilde o tarihe ve coğrafyaya has bir tecrübedir. Marx "Din kitlelerin afyonudur." dediğinde Hristiyanlık ve kilise dışında hangi dinî tecrübeden gerçek manada haberdardı? İslam'ı ne kadar biliyordu? Hinduizm'i, Budizm'i ne kadar biliyordu? İtaat ve teslimiyetin yanı sıra dinin devrimci ve dönüştürücü gücünü neden hiç görmedi ya da görmek istemedi? Voltaire, Katolik Kilisesi'ne ve Papalık otoritesine yoğun saldırılar yaparken ve bunu akıl, rasyonalizm, bilim ve aydınlanma adına yaparken "din" diye eleştirdiği şey evrensel manada din, inanç, ahlak ve metafizik miydi, yoksa spesifik olarak Avrupa tarihi içerisinde yaşanan dini bir tecrübe miydi?