Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hakimiyeti Milliye'nin 15. sayısındaki bir pasaj, İslam dünyasına nasıl bakıldığını iyi açıklar: "Davayı milliyemizin müdafaası uğrunda katlandığımız mahrumiyet ve fedakarlıklar, aynı maksatla devri mücadeleye girmiş bulunan bütün Müslüman milletlerle ruhlarımızı daha yakından birleştirerek onlara azm ve sebat için numune-i imtisal teşkil eder. İşte İrade-i Milliye'nin kuvveti bu mahiyeti hakikiyesindedir. Hürriyet ve istiklaliyetin kıymetini bilen, onun sayesinde asırlardan beri tarihine biriktirdiği zaferlerin heyecanı iftiharını hala kendisinde duyan ve sekiz yüz milyon İslamın kıble-i uhuvvetini başında tutan bir ümidin istiklal mücadelesi, tarihin cereyanı hadisatı üzerine müessir bir vakıayı azimedir." Bu anlayış içinde ulusal egemenliği için mücadele veren her topluma destek verilmiş, çabaları saygı ile anılmıştır. Hatta Faysal'ın Suriye'de Fransızlarla mücadelesine bile. Nadir olarak ve sadece bir kere Hintlilere Dünya Savaşı sırasında İngilizlere yardımlarından dolayı bir sitem varsa da, Araplardan hiç şikayet edilmemesi dikkatlerden kaçmaz, oysa Ankara'daki kadroların büyük kısmı Suriye cephesinde savaşmış kişilerdi. Aynı dönemin Arap basını ile karşılaştırılırsa büyük fark hemen görülür. Mısır'dan Irak'a kadar ki ülkelerde, sık sık eski Osmanlı yönetiminden, İttihatçılardan, Türklerden şikayete rastlanır. Açıkçası geçmişten tam kopmuş olduklarını söylemek mümkün değildir. Mamafih Ankara hareketinin özelliğini tam fark edememelerini doğal karşılamak gerekir.
Sayfa 288 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.