Akşamın karanlığı dünyanın yüzüne düşerken insanın da içine düşermiş.
‘İnsanın içi’
Ne kadar derin bir mana..
Peki nedir içimizde olan ?
Ölüme verdiğimiz ama bir türlü kendimizden uğurlayamadığımız sevdiklerimiz mi ?
Veya bizi yiyip bitiren ayrılıklar mı ?
Ya da geçmişe duyulan pişmanlıklar mı?
Veya geleceğe olan özlem mi?
Ya da yaşanılmamış olan ve yaşanılması mümkün olmayan beklentiler mi?
Ben insanı içinde yaşattıklarından ibaret oldugunu ,
Burnunun ucundakini bile göremeyen ama hayatın kendisininmiş gibi sahiplenen aciz bir varlık olan insanın ne olduğunu ,
‘Bu hayat benimdir’ demek yerine ‘bu hayat sadece bana verilmiştir, bende emanettir’ demeyi,
Teslim olup yüklerinden kurtulmayı ve daha nice hayatın kanununu anladım.
Derin düşüncelere dalıp , soluksuz okuyacağınız sizi zihninizin en ücra köşelerine misafir ederek hayatınızı , kararlarınızı ve seçimlerinizi sorgulatacak,
Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı ve bunu farklı bakış açıları kazandırarak rehabilite edecek ,
Niye’lerimizi ve keşke’lerimizi sorgulatacak ,
Aşkın ve sevginin , ölümün ve hayatın ayrımını yapacak muhteşem bir eser.
Psikolojik buhranı Yaratıcıyla bağdaştırarak varoluş gayemizi ele alarak sonsuz bir hikayeye sahip olmayı öğretmekte..
İyi okumalar ;)