Hayır, Muâllâ da öyküden hoşlanmamıştı.
Okumayı kestim, öyküyü bitirmedim. Kitabı kapatıp çantama koydum. Şaşırmıştı.
"Ne o, gidiyor musun?" dedi. Başımı sallayıp ayağa kalktım.
"Ama neden?" diyemedi.
Ayranların, çayların parasını masaya bıraktım.
"Dur, ben de..." dediğini duydum arkamdan.
Adımlarımı açıp çıktım kantinden. Dışarıda güneşin öfkesi geçmişti. Kantin binasının yanında dönüp uzanan Haliç'e baktım. Tanrım, kızlar ne kadar aptaldılar, Haliç ne kadar güzeldi. Haliç gerçekten çok güzeldi, ama kızlar neden bu kadar duyarsızdılar?