Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

392 syf.
8/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
YAŞAMA SEVİNCİ-kitap yorumu
Emile Zola
Emile Zola
hep okumaktan zevk aldığım bir yazar. Gerçekten ne yazsa okurum dediğim ve yazım tarzıyla hep beni etkileyen yazarımız bu sefer de döktürmüştü. Daha önce okuduğum eserlerinden en çok
Germinal
Germinal
'i beğenmiştim ve yazarın tarzının gerçekçiliği, kaleminin acımasızlığı beni çok etkilemişti. Zola natüralist bir yazar. Dönemin tüm yaşamlarına acı bir ışık tutuyor. Okurken çoğu zaman o dünyalara girmekte zorlanıyorsunuz ve karakterlerin iç dünyaları sizi ürkütüyor. Konusundan kısaca bahsedersem; Pauline, yetim kaldıktan sonra deniz kıyısında yaşayan amcası ve yengesinin yanına yerleşir. Lazare adındaki ondan 10 yaş büyük erkek kuzeniyle çok iyi anlaşırlar ve kısa sürede Pauline aileye kendini sevecenliği ve pozitifliğiyle sevdirir. Her şey güzel giderken Lazare'in büyümesi üzerine gelecekteki eğitim v eiş anlamında yanlış kararlar almaya başlaması bütün aileyi alt üst eder. Lazare bir türlü sağlam bir iş bulamaz ve sürekli yeni düşüncelere kapılıp, yatırımlarını yanlış işe yaparak hüsran sonla karşılaşır. Bu yapılan yatırımlar Pauline'in ailesinden ona kalan maddi varlıklarından oluşur. Yengesi ve amcası başta kızın bu varlığına el değmeyeceklerini kesin bir dille ifade etseler de daha sonrasında oğullarının girip hüsranla sonlanan işleri yüzünden parasal sıkıntı yaşarlar ve kızın oğullarını desteklemesine, evi geçindirmesine göz yumarlar. Bu arada Pauline ve Lazare'in arasındaki aşk kıvılcımları göze çarpmaya başlar ve yengesi tarafından ilerde evlendirileceklerine dair kışkırtmalar başlar. Damla hastalığı yüzünden kötürüm kalan amcasına bakan Pauline ailenin hem neşe kaynaı hem de para kaynağıdır. Bir gün Louise adı verilen diğer kuzenleinin gelmesiyle bu gözde durumu düşer ve yengesi dahil Pauline'e bilenmeye başlar, kızın yaptığı her hareket batar. Lazare ve Louise yakınlaşmaya başlar. Daha da kötüsü Pauline her şeyden habersiz gibidir ve onu kullanmalarına izin verir. Bütün bir eser boyu Pauline'in aileye girmesiyle adete kafese sıkışmış gibi çıkamayışı, tüm hayatını bu aileye adayışı ve verdiği değeri asla kimseden geri alamayışını okuyoruz. İlk başta çok ağır ilerliyor gibi gelmişti. Başlarda gerçekten inanılmaz sıkıldım ve konu ne zaman ilerleyecek merak ettim. Pauline 'in aileye girişinden itibaren ailenin önce ona karşı olan iyi tavırları ve kızın parasını yavaş yavaş sömürmeye başlamalarını okumak ağır çekimde okumak gibiydi. Tam konuya giriş yapılamadan böyle bi 200 sayfa geçti diyebilirim. Karakterlere alışmıştım çoktan ve kitabın içine de girmiştim ama 200 sayfa kadar bir olay olmasını bekledin. Hiçbir heyecan olmadı ve tam tersine kısır döngüde devam etti kurgu. Konuyu bile anladım mı acaba diye düşündüm çünkü çok sakin ilerliyordu. 200 küsür sayfalarda ise beklemediğim olaylar ve karakterlerin beklemediğim hareketleriyle inanılmaz bir ilerleme kaydetti eser. Bir anda tempo arttı ve ana temaya gelindi. Yazarın vermek istediği mesajlar olaylarla yavaş yavaş aktarılmaya başlandı. Emile Zola esintisi esmeye başladı yani diyebiliriz. Yani biraz sabrederseniz eserin başlarında, geri kalan sayfalarda asıl temaya ulaşacaksınız ve gerçekten sizi içine alacak, eser. Pauiline karakteri başta anlamakta zorlandığım bir karakter oldu. Saf mı yoksa farklı bir şaşırtmaca çıkıp aslında insanları mı kandırıyor tam anlayamamıştım ancak daha sonrasında 200 sayfadan sonraki iyilikseverliği, saflığı ve pozitifliği ağzımı açık bıraktı. Gerçekten bu kadar pozitif olunamaz dediğim noktalar oldu karaktere karşı. Ailenin onu istemeden de olsa (yenge amca ve kuzen de bence iyi niyetlilerdi ve istemeden onu kullanıyor durumuna düşünüyorlardı) kullanmalarına karşın olayları farkına varsa bile sesini hiç çıkarmaması, onlara olan karşılıksız sevgisinin her zaman her şeyden önde olması ve kendini hep 2. plana atarak önce başkalarını düşünmesi beni bazı noktalarda çileden çıkarttı. Ama asla sinir olduğum bir karakter olmadı. Tam tersi okuya herkesin ders çıkartabileceği bir karakter bence. Lazare karakteri en sinir olduğum karakterdi. Her girdiği işin sonuca bağlanamaması, asla güven vermemesi, hayal aleminde olması, ölüm korkusu yüzünden yaşadığı psikolojik sıkıntılar, kimi sevdiğinin belli olmaması ve bomboş bir hayat yaşayıp Pauline ve ailesine yük olmaktan başka bir şey olmaması okurken beni gıcık etti. Başarılı aktarılan bir karakterdi. Eser boyu asla güven vermedi ve büyümemiş bir çocuk gibi hissettirdi. İyi niyetli ama bir o kadar da boş bir karakterdi. Bu tarz karakterler günümüzde her yerde diyebilirim. Yazarın anlatımı çok iyiydi. Amca ve yenge karakterleri çok ilginçti. Yenge evin idaresini eline almış ve damla hastalığına yakalanan kocasının her şeyden elini eteğini çekmesi karşısında tüm yöntemimi kendine aktarmıştı. Pauline2e karşı hislerini hiç anlayamadım. Başlarda seviyordu ve para konusunda özellikle kızı kullanmadığını beli ediyordu ancak sonralarındaki o ani değişimi çok etkileyici ve değişikti. Olayların değişmesiyle bambaşka bir ruh haline büründü ve Pauline2e olan tavırlarının değişimi beni çok şaşırttı. Amca karakteri ise inanılmaz iyi anlatılmıştı. Gerçekten gerçek bir insan gibiydi. Yazarın akarım gücü çok kuvvetliydi bu konuda. Damla hastalığını her fırsatta kullanması, hastalıktan neredeyse felçli bir insan konuma gelmesi ,Pauiline'i zorla kendine bağlaması ve onsuz ölürmüş gibi olması, özellikle sondaki ölmek üzereyken bile kendini öldürmeyle ilgili söylediği söz çok etkileyiciydi. Louise karakteri ise tam olarak detaylıca anlatılmasa da bana geçti. O kokana kız , zarif kız tavırları güzel aktarılmıştı. Özellikle doğum sahnesinden bahsetmek istiyorum ayrıca çünkü ağzım açık okudum diyebilirim. Yazara hayran kaldım. Tek kelimeyle inanılmazdı. O betimlemeler, anlatım, kaleminin gücü.. Çok çok iyiydi! Zola beni kitabın içine çekti ve sanki o doğum sırasında izlememi sağladı sahneyi. Çekilen acıyı hissettim, gördüm ve sanki Pauline gibi yardım ettim Louise'e. Çok etkilendim diyebilirim. Yazarın bu kadar detaylıca tıbbi açıdan da ayrıntılı olarak yazması beni kendine hayran bıraktı. Soluksuz okuduğum, kitabın en heyecanlı sahnesiydi. Pauline'in aileyi asla ter edememesi, kendisini onlara teslim edişi ve koşulsuz her şeylerini yerine getirmesi aslında bir insanın kayıtsız şartsız sevgiyle biri, birilerine kendini adamanın ne demek olduğunu gösteriyordu. Kız, sevilmediğini hissetse bile sağdıklığından vazgeçmedi, hep onları düşündü, onlar için yaşadı. Her şeyiyle güzel mesajlar içeren bir eserdi diyebilirim. İlk 200 sayfa daha hızlıca anlatılabilirdi bana kalırsa tek kusur bu. Zaten aslında durağan ve sakin bir eser ancak ilk 200 sayfa bir noktada dediğim gibi öyle tekrara düşüyor ki eseri bırakasanız geliyor, ancak sonrasındaki sahnelerle de yazara hayran kalıyorsunuz. Emile zola'dan okuduğum diğer eserlere göre baştaki durağanlığı nedeniyle ve sakinliği nedeniyle daha geride kalıyor ama gene de çok beğendiğimi söylemeliyim. Zola ne yazdıysa okuyun, okutturun!
Yaşama Sevinci
Yaşama SevinciEmile Zola · İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,217 okunma
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.