Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kabristana geldi ve: "Selâm size ey mü'minler diyarı! İnşallah biz de size katılacağız. Kardeşlerimizi görmemizi çok ister- dim." dedi. Ashâb-ı kirâm:
"Biz senin kardeşlerin değil miyiz, yâ Resûlallah?" dedi- ler. Resûl-i Ekrem:
"Sizler benim ashâbımsınız, kardeşlerimiz henüz gel- memiş olanlardır." buyurdular. Bunun üzerine ashâb:
"Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıya- caksın, ey Allah'ın Resûlü?" dediler. Peygamber Efen- dimiz:
"Ne dersiniz? Bir adamın alnı ak ve ayakları sekili bir atı olsa, yağız ve doru at sürüsü içinde kendi atını tanımaz mı?" diye sordu. Sahâbe:
"Evet, tanır, ey Allah'ın Resûlü." dediler. Resûl-i Kibriya:
"İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri nûrlu, el ve ayakları parlak olarak gelecekler. Ben havuzun başına onlardan önce varacağım." buyurdular."