Hoca'ya bir köylü tavşan getirir.
Hoca da köylüyü konuk eder, ağırlar, yedirir içirir.
Ertesi hafta o köylü yine gelip Hoca'ya,
- Hani sana geçen hafta tavşan getiren köylüyüm ben... der.
Hoca yine ağırlar, önüne sofra koyar.
- Bu içtiğin, geçen hafta getirdiğin tavşanın suyuna çorbadır... der.
Bir hafta sonra Hoca'ya bikaç köylü birdengelir.
- Biz, derler, hani iki hafta öncesana tavşan getiren biri vardı ya, onun
köyündeniz, komşularıyız.
Hoca bunları da konuklar, olanını önlerine koyar, yedirir içirir.
Daha ertesi hafta yine bikaç köylü daha gelir. Hoca,
- Siz, kimlerdensiniz? diye sorar.
Köylüler,
- Biz, derler, hani üç hafta önce sana tavşan getirenin komşuları gelmişti ya, biz
de o tavşan getiren köylünün komşularının komşularıyız.
Hoca bunların önüne bir tas dere suyu getirip koyar, buyur eder.
Şaşıran köylüler,
- Bu nedir efendi? diye
sorunca Hoca,
- Bu da, der,
tavşanın
suyunun
suyu