Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hayata Gülümse ツ

%44 (32/72)
Şapka
ŞapkaZülfü Livaneli
8.3/10 · 940 okunma
Reklam
Serenad
SerenadZülfü Livaneli
9/10 · 136bin okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
Har
HarMurat Uyurkulak
7.8/10 · 840 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar... TURGUTUYAR
Kendi manzarası kendine keder, hepten ağlayası var. O ki bu gövdeden hiç gülmez bir mendebur çıkartmak için ne çok bekledi. Daimi, nazik bir sırıtma eşliğinde akıp gitti yılları. İyilikten umulan medet, gülüşten beklenen vaat... Boşmuş hepsi.
Reklam
işte budur hayat
Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan
A sığındığım kayamdı, kalkanımdı. kurtuluşumun kuvvetiydi, yüksek kulemdi, süt gibi döküp peynir gibi mayalamıştı beni, hayatımdan tiksiniyordum, damağımda günahlarım geziniyordu, gıdıklanıyordum, kaybolmuş koyundum, şaşırmıştım yolumu, yaban eşeğinin sıpası gibi doğmuştum, insan ki meşakkatte doğardı, kıvılcımlar yukarı uçar gibi, esvabım tarçın kokardı, sütü sıkarsan yağ, burnunu sıkarsan kan, öfkeni sıkarsan kavga çıkardı, derin uykudayken çıkmıştım içeriden, anam rahminin kapılarını kapatmıştı, gün gelecek, elbet benim de yaralarıma kuru incir basılacaktı, o gün yemekte taze incir vardı;
“Hafıza denen nane pek tuhaf bi şey... Aniden hatırlıyo insan...”
Hakikatin yerine hakiki olmayanı koymak ne kadar da zordu. Zor, ama bir o kadar da zevkliydi. Bir kez hakikat hudutlarını aştığında, akıl zehir gibi işlemeye başlıyor, kelimeler tuhaf bir kudret ediniyordu. Zira kelime, artık kelimeden fazla bir şey olduğunu biliyordu.
beni öğrenmek istersen dağlara sor beni öğrenmek istersen güneşe sor onlar beni iyi bilirler onlar beni iyi bilirler beni öğrenmek istersen havaya sor beni beni öğrenmek istersen suya sor beni
Reklam
Kasveti garanti bir devriyedeydik yine. İki tarafındaki suların birbirine karışmadığı boğazdan kalktık, başladık. Beyazsu’yun aşağı kıyılarından süzülmeye, Yeryuvar’ın bu yanı bizim çöplüğümüzdü. Doğu derlerdi buraya, nereye göre doğuysa artık… Yoksul ve esmer insanların arada sırada ölmediği, acayip bir ağırlıkla ilerleyen vaktin bin bir belaya hamil olduğu, çorak topraklardı.
Biz ne kadar avaz avaz anlatsak da, sözlerimiz duyulmaz, insani menzile erişmezdi. Halbuki körlere ışık, dilsizlere kelime, sağırlara ses, aksaklara denge, yani cümle bahtsızlara baht biçebilecek nice hikâyelerimiz vardı, bizde kaldı.
İnsanın kelimeleri örse yatırıp hakikati yamultma becerisine hayran olmamak elde değildi.
Sıraladığı kelimelerin içerdiği talepler, sürdüğüm hayatın ocağına incir ağacı dikecek kuvvetteydi.
5,2bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.