Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ölüm hikâyesini bitirdikten sonra Cezzar Dede şunları söyledi: – Oyunumuza nasıl başladığımızı hatırlıyorum: Önce birer korku hikâyesi anlatmıştık. Ancak, korku ruhumuzda pek yer etmediği için daha sonra birer dinî konu seçtik. Şimdi ise aşk hikâyelerimizi anlatıp bitirmiş bulunuyoruz. Anlamadığım şu: Biz buraya nasıl geldik? Bunun üzerine Ölüm, ihtiyara şöyle cevap verdi: – Her insan ancak bilmediği şeyden korkar. Korkusunu yenmek için bilmek ister. Fakat bilmesi için araması gerekir. İşte, din de bu arayış değil midir? Bununla birlikte, eğer insan bir şeyi arıyorsa, onu bulmuş ve ona kavuşmuş da değildir. Kavuşamadığı şeye erişmek için can atar. Eh! Bu da aşktır işte! Kısacası, yolumuzu şaşırmış değiliz. Korkudan arayışa arayıştan ise aşka geçtik. Hikâyeleri anlatırken elimizde olmadan seçtiğimiz üsluba bakılırsa, daha önce geçtiğimiz yerlerden tekrar geçmiş bulunduğumuz kesin. Çünkü bu üç duyguya da çok aşina görünüyoruz. Ne korku ne arayış ne de aşk bizi şaşırtıyor. Bu duygular, gönlümüzde çoktan dinmiş fırtınalar gibi. Benim için bu durum fazlasıyla alelâde. Ama senin için fevkalade gözüküyor. Arayış bitince, aranan şey artık bir kez bulunduğu için korku da aşk da biter. İhtiyar ise cevabı hemen yapıştırdı: – İşte o zaman meşk başlar! Ölüm bozulmuştu. Çünkü ona göre bir ruhu kasıp kavuran fırtınaların dinmesi, duygusuzluk ve kayıtsızlıkla sonuçlanırdı. Bu yetmiyormuş gibi ihtiyar, sözlerine bir de şunu ekledi: – Zaten cennet de budur! Sanki beklemediği bir şey daha işiten Ölüm'ün dikkatle baktığı ihtiyar, şu son sözü de söylemeden edemedi: – ...ve gülümseyen herkes cennete bakıyor demektir. Bunun üzerine Ölüm, bin yıllardan sonra ilk kez yutkundu.
Sayfa 202
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.