Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sorumluluk sadece bir kelime, ak pak insan etini kara toprak haline sokan bir kimya formülü değildir ki! Biz, insanları boş bir kelime uğruna ölüme bırakamayız ki! Sorumluluğu da bir yere teslim etmek gerekir. Ölüler cevap vermez. Tanrı cevap vermez. Gelgelelim, yaşayanlar, soruyorlar. Her gece soruyorlar, Binbaşım. Yatağımda uyanmış yatarken geliyor ve soruyorlar. Kadınlar, Binbaşım, yaslı üzgün kadınlar. Ağarmış saçları, katı çatlak elleriyle yaslı kadınlar. Issız, özlemli gözleriyle genç kadınlar. Çocuklar, Binbaşım, çocuklar, pek çok küçük çocuk. Karanlıkların içinden sesleniyorlar: Beckmann Çavuş, babam nerede, Beckmann Çavuş? Beckmann Çavuş, kocamı ne yaptınız? Beckmann Çavuş, oğlum nerede, ağabeyim nerede, beckmann Çavuş, nişanlım nerede, Beckmann Çavuş? Beckmann Çavuş, nerede? Nerede Nerede? Ortalık ağarana kadar hep böyle fısıldaşıyorlar. Yalnız on bir kadın, Binbaşım, benimkilerin sayısı yalnız on bir. Ya sizinkiler ne kadar, Binbaşım? Bin mi? İki bin mi? İyi uyuyor musunuz, Binbaşım? İki bine ek olarak şu benim on bir kişinin sorumluluğunu da size verirsem ne kaybedersiniz ki! Uyuyabiliyor musunuz, Binbaşım? Geceleri iki bin hayaletle? Uyumayı bırakın, yaşayabiliyor musunuz, haykırmadan bir dakika yaşayabiliyor musunuz? Binbaşım, binbaşım, geceleri iyi uyuyor musunuz? Evet mi? O halde sizin için mesele yok, o halde eh ben de uyuyabilirim belki. Gönül rahatı, budur mesele, evet, gönül rahatı, Binbaşım. Ondan sonra: uyumak!
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.