Bavulu tekrar bir elinden öbürüne aldı ve bu sırada: "Aca ba nereye gidiyoruz?" diye düşündü. "Herhalde bize ... Pek ta bii olarak bize ... Başka ne yapabiliriz? Hayatlarımızın birleşmesi mukadderdi. Böyle beklenmedik bir şekilde birleşmesi daha iyi oldu. Ah yarabbi ... Onu ne kadar seviyorum ... İşte benim yanım da ... Elleri bana dokunuyor, adımlarında en küçük bir tereddüt bile olmadan bana geliyor, benim evime, benim yatağıma geli yor ... Bundan daha harikulade ne olabilir? Nasıl sabrediyorum, nasıl oluyor da hemen boynuna sarılıp yüzünü, gözünü ağlaya rak, teşekkür ederek öpmüyorum? Hayatımın bundan sonraki kısmını düşünmek bile beni korkutuyor ... Şu saadet karşısında duyduğum korku ... Onu bir an evvel kollarımın arasında tut mak. .. Yahut sadece yüzüne bakmak, uzun uzun ellerini okşa mak ve artık beraber, her zaman için beraber olduğumuzu bilerek karşı karşıya oturmak. .. Bu artık bir hakikattir, halbuki ben şimdiye kadar bunu tahayyül etmekten bile çekiniyordum.
Fakat şimdi de fazla ileri gitmek doğru olmaz. Meselenin çir kin ve adi olmaya istidat gösteren bir tarafı var. Babası ölen ve akrabasının evinden aşağı yukarı pek arzusu ile çıkmamış olan bir kızı himayeme almış sayılırım ... Bu lütuftan dolayı ondan bir şeyler istemeye hakkım olduğunu düşünürsem, yahut ona böyle bir şeyler düşündüğüm hissini verirsem çok feci olur ... Vay, vay, vay. .. Ne kadar düşünüyorum ... Kafamdan neler, ne sefil şeylergeçiyor. Bu kız benim içimi bütün çirkinliğiyle beraber görürse, bir gün bile oturmaz ... "