Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Zikrin lügat manası, "anmaktır. Tasavvuf lisanında ise, "Allah'ı hiç unutmamaktır. Tarikatlerde takip edilen bütün usuller, hep bu "huzur hâlini devam ettirmek içindir. Zira Mevlâ'sının her an, her yerde hâzır ve nâzır olduğunu, hatırında tutan bir kimsenin, bütün ömrü zikirle geçiyor demektir ki; bu, kalbi nurlu, ruhu sürurlu, vicdanı ise İlâhî tecellilerin verdiği tatminlerle huzurlu demektir. Tarikatler de, insanları işte bu olgunluğa eriştirmek için kurulmuş, tekamül mektepleridir. Bu yola giren kimsenin kalbindeki, "Allah'ı anmak"la başlayıp, "O'nu hiç unutmamak" şâhikasına yükselme hâline de "seyr ü sülük" adı verilmiştir ki, bu da "edeb ve irfan yolunda yürümeye devam" manasınadır. Her şeyden evvel şunu bilmek gerekir: Tasavvufdan gaye, Resul-i Ekrem Efendimiz'in hem ilmine, hem ahlâkına vâris olmak cehdidir. Binaenaleyh "İmam Rabbani kolu" olan bu yolda, mürşidin âlim olması şarttır. Câhil kimse, bütün seyir ve sülûk mertebelerini ikmal etse bile, "kâmil bir derviş" sayılır da "mürşid-i kâmil" olamaz. İrşad vazifesi uhdesine tevdi edilemez. Çünkü irşad vazifesi ile mükellef olan bir kimse, müridlerinin bütün meselelerini halledecek, fetvâlarını verecektir. Onları, sadece teselli etmekle kalmayıp, her hususda tenvir ve irşad eyleyecektir. Lakin mürşid câhil olursa, bir derdini bin eyler. Çünkü mürid ona, bütün ruhu ile teslim olmuştur. Hülasa, bilmeyen öğretemez, ermeyen erdiremez...
··
165 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.