Elimde bir çöp torbasıyla ayakta dikilirken artık sadece ölü şeyleri sevebildiğimi fark ettim. Var olmayan şeyleri
Ölüleri Defnetmek ~ Karina Sainz Borgo
Selamlar,
İlk defa Latin Amerika’lı bir yazardan kitap okuyorum. Bu kitap her ne kadar kurgu olsada romanda geçen olay ve karakter tasvirlerinde gerçeklerden esinlenilmiş olması okurken canımı acıttı. Çünkü ne olursa olsun bu dünyaya doğmuş herkesin yaşama hakkı var.
Bir ülke düşünelim; ölülerin bile huzur bulamadığı. Mezar taşlarının, hatta cesetlerin bile yağmalanıp çalındığı bir ülke; Venezuela - Caracas. Bir annenin toprağa verildikten sonra cesedinin yağmalanmaması için verilen mücadele bile dehşet vericiydi.
Bir kadın düşünelim; bir yandan yeni toprağa verdiği annesinin yasını tutarken bir yandan da ülkesinde gerçekleşen devrim sonrası toplumsal ve siyasi kargaşanın ortasında hayatta kalmak için verdiği mücadelelere tanık olalım.
Okurken bir çok şeye içim acıdı ve üzüldüm. Güzel bir iç döküştü. Ama ben 1.tekil şahıs ağzından anlatılan kitaplarda yoruluyorum. Bu kitabı okurkende o anlamda yoruldum.
Yaşamak. Hala idrak edemediğim ve suçluluk duygusuyla bilenmiş bir mucizeydi. Hayatta kalmak, kaçanın peşinden gelen korkunun bir parçasıydı. Sağlıklı olduğumuzda bizi mahveden bir böcek gibi , belki de bize , bir başkasının yaşamayı bizden daha çok hak ettiğini anlatmaya çalışıyordu.
Bir insanın sevdiklerini toprağa verip sonra da o ülkeyi terketmek zorunda kalması gerçekten çok acı..
Herkese keyifli okumalar dilerim