Marcel Proust’un hayatını anlatan bir video izledim kahvaltımı ederken.
Kayıp Zamanın İzinde okumaya paldır küldür başlayamazdım ya! Bilgisiz, Proust’un dünyasından habersiz.
Bir hayalim vardı, ki hala hayal; bir sabah elimde kahvemle sokağa çıkıp, duru gökyüzüne bakıp, mis gibi havayı içime çekip, “ Savaş ve Barış’ı okumanın azizliği var bugün üzerimde, ne dünya eski dünya, ne ben eski benim” demek istiyorum.
Sonra
Sefiller’i bitirince, biraz daha tamamlandı benliğim, yine değişti yaşamın renkleri demek istiyorum.
Ve bir yenisini ekliyorum hayal halkama. Yine bir gün, son kitabın son satırını okuyup, kitabı kenara koyup pencerenin kenarına dikilmek, uçsuz bucaksız gökyüzüne içimden haykırmak istiyorum; “ Ben
Kayıp Zamanın İzinde’yi okudum. İnsanlıkla dağlar yollar girdi arama. Artık hiç biriniz bana yetişemezsiniz.”
Belki zamanın ötesine gitmekti bu, belki de zamanın çok gerilerine, kendimi ait hissettiğim yerlere.
·
1 artı 1'leme
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.